Hikayelerdeki Şahmeran Gerçek Mi?

Puan Ver

Şahmeran kimdir? Şahmeran Gerçek mi? Şahmeran’ı görenler? Şahmeran’ın Gerçek Fotoğrafı? Şahmeran’ın Hikayesi? Şahmeran’ın Gerçek Yüzü? Şahmeran’ın Dostu? Şahmeran’ın Mezarı?

Şahmeran yılanların hükümdarı olarak bilinen, bedenin yarısı insan diğer yarısı yılan olan ve binlerce yıl önce yaşamış mistik bir yaratıktır.

Şahmeran’ın Hikayesi’nin Tarihsel Süreci

Şahmeran’ın hikayesi binlerce yıl öncesinden günümüze gelene kadar orijinalliğini yitirmiştir. Kulaktan kulağa gelen bilgilere daha fazla eklemeler yapılarak, Şahmeran’ın hikayesi farklı yörelerde farklı şekillerde anlatılsa da hikayede ortak olan bazı konular bulunmaktadır. Bunlardan ilki Şahmeran’ın dostu Cemşab, ikincisi ise Şahmeran’ın öldürülmesinin nedeninin insan ırkının sağlığı için olmasıdır.

Bazı rivayetlere göre Şahmeran’ın, Mersin’nin Tarsus ilçesinde yaşadığı ileri sürülürken birkaç rivayete göre de Adana şehrindeki Yılankale‘de yaşadığı yönündeydi. Bazı kaynaklara göre de günümüzde halen yaşamakta olduğu bile savunuluyordu. Dikkat çeken bir diğer hususta Şahmeran’ın Hititler döneminde anlatılan İlluyanka ile benzerliği. İlluyanka’da Şahmeran gibi yılana benzeyen bir yaratıktır. Yine bazı kaynaklarda Şahmeran’ın Yunan mitolojisindeki Medusa’ya olan benzerliği de dile getirilmektedir.

Genel olarak bilinen Şahmeran hikayesi

Şahmeran Hikayesi

Yıllar önce yaşayan fakir bir çiftçinin oğlu olan Cemşab geçimini odunculuk ile sağlıyordu. Cemşab yine bir gün odun kesmek için arkadaşlarıyla ormana doğru yol aldı. Derin bir kuyuya denk geldiler ve kuyunun dibinin bal ile dolu olduğunu fark etmişlerdi. Bu balı kuyunun dibinden alıp satmaya karar verdiler. Cemşab kuyudaki balı çıkarmak için aşağı indi ve hepsini arkadaşlarının yardımı ile çıkardı. Son olarak kendi kuyudan çıkmak istediğinde ise arkadaşları balın ortağı olan Cemşab’tan kurtulmak için onu orada ölüme terk edip gitmişlerdi. Cemşab çaresizce bağırarak etraftan yardım beklese de ormanın ortasında onu kimse duymamış ve kuyunun dibinde mahsur kalmıştı. Çaresizce ölümü beklerken duvarın dibini delip üstüne doğru gelen akrebi gördü. Korkuyla akrepten kaçmaya çalışırken akrebin geldiği delikte bir ışık fark ederek akrep korkusunu unuttu. Deliği iyice büyüttükten sonra ışığın geldiği yöne doğru ilerledi.

Cemşab ile Şahmeran

Gördükleri karşısında hayrete düşmüştü Cemşab. Çünkü küçücük deliğin içinden kendi dünyasından başka bir dünyaya geçmişti. Etrafında ağaçlar, yeşillikler ve sayısı bir hayli fazla yılanlar görüyordu. Yılanlar Cemşab’ı direk Şahmeran’a götürdü. Şahmeran, Cemşab’ın kendi inine girebilmesine şaşırmış ama ansızın gelen misafirini iyi ağırlamaktan çekinmemişti. Cemşab’a ikramlarda bulunmuş, zamanla da sohbetleri ilerleyerek iyi arkadaş olmuşlardı. Şahmeran çat kapı gelen misafirini çok sevmiş ve zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. Cemşab, Şahmeran’ın dostluğundan hoşnut olsa da ailesini özlemiş ve bir gün geri dönmek istediğini Şahmeran’a ansızın söyledi. Şahmeran, Cemşab’tan ayrılmak istemese de onun bu isteğini yine de yerine getirmeyi kabul etti. Şahmeran, Cemşab’a giderken asla gördüğü bu yerden kimseye bahsetmemesi gerektiğini ve hamama da artık hiç bir şekilde gitmemesi gerektiğini söylemişti. Cemşab’ı eğer bunları yaparsa artık insanlar tarafından fark edilip kendi canının tehlikeye girmesi ihtimali üzerinde uyarmıştı. Cemşab, dostunun ricası üzerine kimseye bir şey anlatmayacağına dair yemin ederek ailesinin yanına yılanların yardımı ile geri döndü.

Şahmeran’ın Ölümü

Cemşab kendi dünyasına geri dönmüştü. Ailesi bunca senedir Cemşab’ın nerede olduğunu bilmek istese de Cemşab dostuna ihanet etmemiş, nerede olduğunu ailesi de dahil olmak üzere hiç kimseye söylememişti. Zaman yine hızlı bir şekilde geçmiş, dönemin kralı ağır bir hastalığa tutulmuştu. Kral bu illet hastalığın çaresini aramış fakat bulamamıştı. Bir gün kralın veziri Şahmeran diye bir yaratığın varlığından krala bahsetmiş ve bu yaratığın etini yemesi halinde iyileşme ihtimalinden bahsedince kral hemen Şahmeran’ın bulunması için emirler vermişti. Fakat uzunca bekleyişten sonra Şahmeran bulunamamış bunun üzerine Vezir Şahmeran’ı gören kişinin belinden aşağısının pullandığını söylemesi üzerine kral yeni bir emir vermiş ve herkesin hamamda toplanmasını istemişti.

Cemşab başlarda hamama gitmemek üzere baya direnmişti ama sonradan zorla hamama götürüldüğü için belinden aşağısındaki pullar fark edildi. Bunun üzerine kral Cemşab’a, Şahmeran’ın yerini söylemesini emretti. Cemşab, Şahmeran’ın yerini bilmediğini söylese de sonradan gördüğü işkenceler onu dostunun yerini söylemesine mecbur kılmıştı. Şahmeran’ın yerini öğrenen kral adamlarına Şahmeran’ın getirilmesi için emir verdi. Şahmeran sonunda bulunmuş ve kralın karşısına getirilmişti.

Cemşab’ın yüzünden pişmanlığını anlayan Şahmeran öfkesini unutarak öleceğini bildiği halde çok sevdiği dostuna son kez bir iyilik yapmak istedi. Cemşab’a “Benim başımı kaynatıp padişaha içir, padişah kurtulsun. Gövdemi de vezire içir, ölsün. Kuyruğumu da kaynatıp sen iç, böylece bilge ol” demişti. Cemşab büyük bir pişmanlık ve üzüntü içinde dostunun ölümünü izledi ve öldükten sonra da dediklerini bir bir yapmıştı. Bunun üzerine kral hastalıktan kurtulmuş, Şahmeran’ın ölümüne sebep olan vezir ölmüş ve Cemşab bitkilerden anlayan çok iyi bir tıpçı olmuştu.

Cemşab’ın Lokman Hekim ile Benzerliği

Lokman hekim’in hikayeleri de Şahmeran gibi zaman içerisinde farklı şekilde anlatılmaya başlanmıştır. Bazı kaynaklara göre Şahmeran’ın hikayesindeki Cemşab’ın aslında Lokman Hekim olduğu söylenmektedir. Yine aynı şekilde Lokman Hekim’in bitkilerle konuşması, hangi bitkinin hangi hastalığa iyi geleceğini bilmesi Şahmeran’ın kuyruğunu kaynatıp içmesi sayesinde olduğu ileri sürülmektedir. Hatta bu kuyruğun onu ölümsüzlük iksirini bulmasına kadar götürdüğünü fakat bir köprüde formüllerini yazdığı defteri düşürmesi ile bu ölümsüzlük iksirinin kaybolduğu söylentiler arasında yer almaktadır.

  • Saatleri Ayarlama Enstitüsü
    Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından yazılmıştır. Bu yazımda Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından yazılan Saatleri Ayarlama Enstitüsündeki en önemli noktaların neler olduğuna, eserdeki kahramanın gelişim ve dönüşüm evrelerine, kahramanların…
  • Franz Kafka Kimdir? Kafka’nın Hayatı, Eserleri
    Franz Kafka temmuz 1883 yılında Prag’da yer alan Eski Kent Meydanı civarında dünyaya geldi. Moda ürünleri satan ve yaklaşık olarak on beş kişinin çalıştığı dükkanı işleten Yahudi asıllı Julie ve…
  • Hikayelerdeki Şahmeran Gerçek Mi?
    Şahmeran kimdir? Şahmeran Gerçek mi? Şahmeran’ı görenler? Şahmeran’ın Gerçek Fotoğrafı? Şahmeran’ın Hikayesi? Şahmeran’ın Gerçek Yüzü? Şahmeran’ın Dostu? Şahmeran’ın Mezarı? Şahmeran yılanların hükümdarı olarak bilinen, bedenin yarısı insan diğer yarısı yılan…
  • Yunus Emre ve Şiirleri
    Yunus Emre ve şiirlerini anlayabilmek için onun şiirlerini okuyup tahlil etmenin yanında yaşadığı dönemi de bilmek ve kendisini dönemiyle ilişkilendirmek oldukça önemlidir. Bu bağlamda ilk önce dönemine genel bir bakış…
  • Huzur Romanı ve Ahmet Hamdi Tanpınar
    Huzur romanı, Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından yazılmıştır. Eser ilk önce 1948 yıllarda Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilmiştir, 1949 yılında ise basımı gerçekleşmiştir. Huzur romanı dört ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlere eserin…
  • Peyami Safa ”Fatih – Harbiye İncelemesi”
    Peyami Safa , 2 Nisan 1899’da İstanbul’da doğmuştur. Babası İsmail Safa da kendisi gibi bir edebiyatçıdır ve Servet-i Fünun’un şair kadrosu arasında yer almaktadır. Bu yüzden Muallim Naci onu “anadan…
  • Attila İlhan: Türk Edebiyatının Duayeni
    Attila İlhan, edebiyat derslerimizde belki hepimizin zevkle dinlediği, aşk deyince aklımıza gelen bir isimdir. Bu yazımda Cumhuriyet devri Türk şiirinin bağımsız ve en güçlü şairi olan Attila İlhan’dan söz edeceğim….
  • Garipçiler ve Türk Şiirine Katkıları
    Garipçiler, bu topluluğu lise yıllarımızdan hatırlamayanımız yoktur. Doğru hatırladınız! edebiyat derslerimizde gördüğümüz bir edebi topluluktan bahsediyorum. Cumhuriyet dönemi Türk şiiri dört ana döneme ayrılmaktadır. Bu dönemler 1923-1940, 1940-1960, 1960-1980, 1980…
  • Fetih Marşı Şiiri Üzerine Bir İnceleme
    Fetih Marşı Şiiri Üzerine Bir İnceleme adlı bu yazımda Arif Nihat Asya’nın Fetih Marşı şiirini tahlil ettim. Fetih Marşı Şiirinin İlk Bölümü ve Tahlili Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek; Dağlardan çektiriler,…
  • Arif Nihat Asya’nın Hayatı ve Eserleri
    Arif Nihat Asya, asıl adı Mehmet Arif’tir, soyadını ise askerliğe gittiği zaman Soyadı Kanunu ile almıştır. Arif Nihat Asya, 7 Şubat 1904 yılında Çatalca’da doğmuştur. Doğduktan 7 gün sonra babasını…
  • Necip Fazıl Kısakürek ve Edebi Anlayışı
    Necip Fazıl Kısakürek ve Edebi Anlayışını konu edindiğim bu yazımda öncelikli olarak Necip Fazıl Kısakürek’in hayatıyla başlamak istiyorum. Necip Fazıl Kısakürek, 1904 yılında İstanbul’da doğmuştur. Aslen Maraşlı olan Necip Fazıl…
  • Nazım Hikmet ’in Yaşamıyla Eserlerinin Arasındaki İlişki
    15 Ocak 1902’de doğan Nazım Hikmet ’in şiirleri ve yaşamı arasında bir paralellik vardır. Kültürlü bir aile ortamında doğmuş, iyi bir eğitim almıştır. Onun hayatında etkisi olan ana unsurlardan biri,…
  • 2021 yılı “Yunus Emre ve Türkçe Yılı”
    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklama ve Resmi gazeteye göre; “2021 yılının ‘Bizim Yunus’, Yunus Emre ve Türkçe Yılı olarak anılması, Yunus Emre’nin mirası olan Türkçenin öneminin vurgulanması, medeniyet dili kimliğiyle…
  • Osman Gazi’nin Oyun İçinde Oyunu Kıssası
    Osman Gazi’nin her geçen gün bölgesinde (günümüz Marmara bölgesi) güçlenmesi, bölgede bulunan tekfurları (Doğu Roma Valileri) rahatsız etmeye başlamıştı. Doğu Roma tekfurları, Kara Osman Bey‘i bir an önce öldürmek istemekteydi….
  • Nalıncı Baba: Padişahın İşi Ne!
    Nalıncı Baba diye biri vardır. Sultan III. Murat zamanında İstanbul’da yaşamış bir evliya. Bu yazımızda Sultan III. Murat Han ile Nalıncı Baba arasında zuhur eden bir menkıbeye değineceğiz. Padişahın işi…
  • Türk Dili Üzerine Değerlendirme
    Türk Dili Üzerine değerlendirme isimli bu yazımızda Türkçemizin ve dilin kültür üzerindeki etkilerine değindik, konuya başlarken Mehmet Kaplan hocanın dil tanımına yer vermeyi uygun gördük. İyi okumalar. Dil, temeli bilinmeyen…
  • Gussa Ne Anlama Gelmektedir?
    Gussa kelimesi aslen Arapça bir kelime olup Türkçe, tasa, dert ve keder anlamlarına gelmektedir. Kelimenin Osmanlıca yazılışı bu şekildedir. gussa غصه Divan Edebiyatı şairlerimizden Şeyh Galip’in şiirlerinin dizelerinde; Yârabbî ne intizârdır…
  • Harun Reşit ‘in Takvası
    Hârun Reşit’in (rah.) kardeşi İbrahim bin Mehdi şöyle anlattı: “Bir gün Harun Reşid’in yanında idim. Aşçısını çağırdı ve “Yemek için hazırda deve etin var mı?” diye sordu. Aşçı da olduğunu…
  • Allah Dostlarına Korku Yoktur. İlahi Adalet
    Sevgili belgelerle tarih okurları bugün yazımda dünyevi meselelerden değil manevi, ilahi meselelerden bahsetmek istiyorum. zira içinde bulundugumuz günlerde maneviyata ve ilahi düşüncelere olan sevgi giderek azalmış dünyevi ve geçici sıkıntılar…
  • Usta ve Şaşı Çırak: Mesneviden İbretlik Hikaye
    Usta ve şaşı çırak mesneviden çok güzel bir hikayeyi sizlere ulaştırmak isteriz. Bir ustanın, şaşı bir çırağı vardı. Usta bir gün çırağından, içerideki depoya gidip raftaki şişeyi getirmesini istedi. Şaşı…
  • Ebu Hamza nın güzel bir hikayesi
    Tarih-i Dımaşk’tan Ebu Hamza nın güzel bir hikayesi: Allah Rızası İçin Hayır Yapmanın Mükafatı Tarih-i Dımaşk‘tan: Cüneyd-i Bağdâdî (rah.) Hazretlerinin hocalarından olan Ebu Hamza Muhammed bin İbrâhim’in (rah.) yağmurlu bir…
  • Seyyar: Ekmeğini Bir Kap Yoğurttan Çıkartmak
    Bir zamanlar her geçtiği evin önünden bağırarak geldiğini ilan eden ekmeğini bir kap yoğurt satarak çıkaran seyyar esnaflarımız vardı. Gene günlerden bir gün omzuna yüklediği yoğurtları satmak, evine ekmek götürmek…

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir