Malazgirt Savaşı ve Anadolu’nun Fethi
Malazgirt Savaşı ile Selçukluların Anadolu Yolculuğu başlar. Savaşın akabinde kazanılan büyük bir zaferle beraber Anadolu’yu kendilerine yurt tutmaya peyder pey başlamışlardır.
Daha eskiye gidecek olursak eğer. Orta Asya’dan göç edip Orta Doğu’ya yerleştiler. Selçuk Bey 1000 atlı ile birlikte Cend şehrine göç etti ve burada Müslüman oldular. Bu bölgede Gazneli ve Karahanlı çatışmalarının arasında kalan Selçuklular yurt arayışına girdiler. Çağrı Bey’in batı seferi ile Anadolu’yu yurt edinmeye karar verdiler. Tuğrul Bey dönemi ve ardından onu takip eden Alparslan döneminde Anadolu’ya düzenlenen akınlar sayesinde bölgenin bir kısmı ele geçirildi. 1071 Malazgirt Savaşı ile de Anadolu’nun fethi tamamen başlamış oldu.
Çağrı Bey’in Batı Seferi (1018)
Çağrı Bey, 3 bin kişilik kuvvetle Horasan, İran ve Azerbaycan üzerinden Anadolu’ya giriş yaptı. İlk olarak Van bölgesinde Bizans’a bağlı Vaspuragan Ermeni Prensliği topraklarına girdi. Bölgeyi yağmalayıp birçok ganimet ve esir alarak yoluna devam etti. Ani çevresinde Ermeniler, Arran’da Şeddâdoğulları ve Gürcistan topraklarına akınlarını sürdürdü. Ardında Türkistan’a geri döndü. Çağrı Bey Batı Seferi ile Anadolu’nun ikliminin elverişli olduğunu, siyasi bütünlüğünün olmadığını ve savunmasının zayıf olduğu izlenimine vardı. Bu keşiften sonra Selçuklular Batı’ya ilerleme ve yurt tutma kararı aldılar. Zaman zaman Anadolu’ya akınlar düzenlediler. Selçuklu Devleti kurulunca bu akınlar organize bir şekilde gerçekleştirildi.
Tuğrul Bey Dönemi Anadolu Akınları
Gazneliler ve Seçluklular arasında yapılan üç büyük savaş (1035 Nesa, 1038 Serahs ve 1040 yılında Dandanakan Savaşı) sonucunda İran’da Selçuklu Devleti kuruldu. Selçuklu Devleti’nin ilk başkenti Nişabur’dur.
Selçuklular hızla Batı yönünde ilerlemeye başladı. Tuğrul Bey, Taberistan ve Gürgân’ı, İbrahim Yınal Rey şehrini ele geçirdi. Tuğrul Bey başkenti Nişabur’dan Rey’e nakletti(1042). Bunu Hemedân, Kazvin Zencân, Kirmanşah ve Hulvân gibi şehirlerin fethi takip etti (1045-146). Tuğrul Bey bundan sonra İsfahan’ı aldı. İbrahim Yinal’ın Şehrizor ve Sarmâc’ı almasıyla da Selçuklu Devleti artık Azerbaycan ve Irak sınırlarına yani Bizans ve Abbasi Halifeliği hudutlarına dayanmış oldu.
Selçuklu Devleti’ni kuruluşundan beri uğraştıran en mühim meselelerden biri göçebe Oğuzların muhâcereti idi. Orta Asya’dan göç eden Türkmenler çoğu kez Selçuklu sultanını tanımıyor. Yurt bulmak ve sürüleri ile birlikte beslenmek maksadı ile İslam beldelerini istilâ ediyordu. Tuğrul Bey bu sorunların önüne geçmek ve ırkdaşlarına yurt bulmak için Türkmenleri Anadolu’ya sevk etti. Bununla birlikte Anadolu’ya yapılan akınlar sistemli bir şekilde devam etti. 18 Eylül 1048 yılında Pasinler (Hasan Kale) Savaşı ile Selçuklu Ordusu ve Bizans Ordusu karşı karşıya geldi. Selçuklu Ordusu galip geldi. Selçuklular yavaş yavaş Anadolu’nun iç kesimlerine ilerlemeye başladılar.
1054 başlarında Tuğrul Bey bizzat kendisi Anadolu’ya fethe geldi. Bargiri ve Erciş şehirlerini aldıktan sonra Malazgirt kalesini kuşattı ve Erzurum’a kadar ilerledi. Malazgirt kuşatmasında savaş teçhizâtının yetersizliğinden dolayı kale surlarını aşamadılar ve geri döndüler. Tuğrul Bey bundan sonra isyanlar ve Bağdat hadisesinden dolayı Anadolu’ya bir daha gelemedi.
Alparslan Dönemi Anadolu Akınları
Tuğrul Bey’in 1063 yılında ölümünden sonra yerine Çağrı Bey’in oğlu Alparslan geçti. Alparslan ile birlikte Selçuklu Devleti kuruluşunu tamamladı. 1064 yılında Kafkasya Seferine çıktı. Ermeniler ve Gürcüler Seçluklu hakimiyeti altına girdi. Ardından Ani Kalesi ve Kars fethedildi. Bu dönemde Gümüştegin, Afşin, Ahmedşah ve Artuk gibi komutanlar Anadolu’nun iç kesimlerine akınlar düzenliyordu.
Malazgirt Savaşı Öncesi Durum
Anadolu’daki Selçuklu fetih hareketlerinin hızla devam ettiği sıralarda Bizans tahtına IV. Romanos Diogenes geçti. Diogenes gittikçe artan Türk fetihlerini durdurmak amacıyla savaş hazırlıklarına başladı. 1068 yılında Selçuklu kuvvetlerine karşı harekâta başladı. Maraş’a kadar gitti ama başarılı olamadı ve geri döndü. Selçuklu akınları karşısında ikinci kez Sivas ve Malatya’ya iki ordu gönderdi ve kendisi de Harput yörelerine kadar ilerledi. Çabaları sonuçsuz kalan Romanos Diogenes doğrudan İran’a ulaşıp Selçuklu Devleti’nin başkentini ele geçirmeyi amaçladı. İmparator Ayasofya’ya giderek büyük bir dini ayinde dua ettikten sonra 13 Mart 1071 günü güçlü bir orduyla yola çıktı.
Öte yandan Alparslan, Tuğrul Bey’den beri hedefleri olan Fatımî Devleti’ni ortadan kaldırmak ve Mısır’ı hakimiyetleri altına almak için harekete geçti ve Rey üzerinden Azerbaycan’a geldi. Ancak Romanos Diogenes’in Anadolu’nun doğu ve güneydoğusunda faaliyette olduğunu öğrenince Azerbaycan’dan Anadolu’ya girerek Malazgirt ve Erciş kalelerin, ele geçirdi (1070). Ardından güneye inerek Diyarbakır, Urfa üzerinden Halep’e geldi. Halep’ten Mısır’a gitmeye hazırlanırken Bizans elçisi, İmparator’un Malazgirt , Erciş , Ahlat ve Membic kalelerinin iadesini istediğini, verilmediği takdirde büyük bir orduyla geleceğini bildirdi. Bu duruma çok sinirlenen Alparslan Mısır seferini yarıda keserek Doğu Anadolu’ya yöneldi.
Bizans Ordusu
Balkanlar’daki Peçenek, Uz, Kıpçak ve Hazar Türkleri ile İslav, Alman, Bulgar, Frank, Ermeni ve Gürcüler’den terkib edilmiş 200.000 kişilik ordusu mevcuttu. Ordu güçlü silahlarla donatılmıştı.
Selçuklu Ordusu
Artuk, Dilmaçoğlu, Mengücek, Danişmend gibi önemli Selçuklu emirler ve birlikleri bulunmaktaydı. Ayrıca Anadolu’yu ve Bizanslılar’ı iyi tanıyan tecrübeli Gevherayin, Afşin, Savtegin, Ay Tegin ve Sunduk gibi akıncı beyleride ordu içerisindeydi. Mervani hanedanına mensub askerler ve gönüllülerden oluşan 10.000 kişilik Kürt ve Türk birlikleri de orduya dahil oldu. Selçuklu ordusu 50.000 askerden oluşmaktaydı.
Malazgirt Savaşı
Büyük karşılaşmadan önce Nikephoros Bryennios ve Ermeni kumandan Basilakes önderliğindeki Bizans öncü birlikleri, Emir Sunduk komutasındaki Selçuklu öncü kuvvetleri tarafından mağlub edildi. Önlerinde götürdükleri büyük bir haç ele geçirildi. Sultan bu haçı zafer alameti olarak saydı. Bağdat’taki halifeye ulaştırması için o sırada Hemedan’da bulunan Nizamülmülk’e gönderildi.
Alparslan, Malazgirt ve Ahlat arasında bulunan Rahve ovasında karargâhını kurdu. İmparator, Sultan’ın elçileriyle gönderdiği sulh teklifini sert bir şekilde reddetti. Alparslan 21 Ağustos Çarşamba günü red cevabını aldı ve hazırlıklara başladı. Ordusunu vadideki pusulara yerleştirdi. Halife, Selçuklu ordunun muzaffer olması için bir dua metni hazırlattı ve bütün İslam ülkelerinde okutulmasını emretti. Alparslan’ın imamı Buharalı Muhammed b. Abdülmelik bütün Müslümanların ona dua ettiğini ve Cuma günü öğle vakti savaşı yapmasını tavsiye etti.
Alparslan’ın Ordusuna Seslenişi
Alparslan Cuma namazından sonra “Burada Allah’dan başka bir sultan yoktur; emir ve kader tamâmıyle onun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte savaşmakta, veya savaşmamak için uzaklaşmakta serbestsiniz” dedi. Askerlerinden “Asla emrinden ayrılmayacağız” cevabını alan Alparslan atının kuyruğunu bağladı. Elindeki ok ve yayını bırakıp kılıç ve topuzunu aldı. Bütün askerleri de aynı şeyi yapıp savaşa hazırlandılar.
Alparslan, “Ey askerlerim! Eğer şehid olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman rûhum göklere çıkacaktır. Melik-şâh’ı yerime tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır” sözleriye askerlerine vasiyet etti.
Malazgirt Savaşı sırasında Alparslan ilk hücuma başladı. Alparslan’ın da başında bulunduğu birlikler ricat taktiği ile Romanos Diogenes’in komuta ettiği Bizans merkez kuvvetlerini peşlerinden sürükledi ve pusularda olan diğer Türk birlikleri aniden saldırıya geçerek düşmanı şaşkınlığa uğrattı. Bizans ordusunda bulunan Uz (Oğuz) ve Peçenek süvarileri Selçuklu safına geçti. Bu durum Bizans ordusunun cesaretini kırdı. İki ordu arasında kuvvet farkı olmasına rağmen Bizans ordusunda, Selçuklu ordusunda aksine din milliyet ve mefkure bakımından bir birlik yoktu. Bundan dolayı Bizans kuvvetlerinin çoğu savaş meydanını terk etti. 26 Ağustos 1071‘de gerçekleşen Malazgirt Savaşı Selçukluların galibiyeti ile neticelendi. Romason Diogenes esir düştü. Sultan İmparatora hususî bir çadır kurdurttu, hizmetçiler verdi ve onu şerefli bir misafir gibi ağırladı.
Malazgirt Savaşı Sonrası Barış Anlaşması
Alparslan ve Romanos Diogenes arasında bir anlaşma yapıldı. Buna göre;
- Bizans İmparator’un kurtuluşu için 100.000 dinar ödeyecek.
- Bizans yıllık haraç olarak 360.000 dinar ödeyecek.
- Bizanslılar gerektiğinde Selçuklulara askeri yardımda bulunacak.
- İmparator kızlarından birini Sultanın oğluna nikahlayacak.
- Bizans elinde bulunan İslam esirleri iade edilecek.
- Antakya, Urfa, Membic, Ahlat ve Malazgirt beldeleri Selçuklu’ya bırakılacak.
Alparslan, İmparatoru iki Türk beyi ve 100 hassa askeri ile İstanbul’a gönderdi. Ancak Bizans Romanos Diogenes’in mağlubiyeti üzerine onu tahttan indirip yerine VII. Mikhail Dukas’ı İmparator ilan etti. Romanos Diogenes Bizans kuvvetlerine teslim edildikten sonra Kütahya’ya getirilerek gözlerine mil çektirildi ve hapse atıldı. Bir sene sonra Kınalıada zindanında öldü.
Malazgirt Savaşı ‘nın Önemi
Malazgirt Savaşı Türk ve Dünya tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Romanos Diogenes’in ölümünden sonra sulh feshedildi. Türkler bundan sonra önemli bir Bizans direnişiyle karşı kaşıya kalmadan Anadolu içlerine inerek fethettikleri toprakları yurt edinerek Saltuklu, Mengücüklü, Danişmendli, Artuklu gibi İlk Türk Beyliklerini kurdular. Ortodoks Hristiyanları Selçuklulara karşı Katoliklerden yardım istedi ve böylece haçlı seferi için hazırlıklar başladı.
KAYNAKÇA
KAYA Abdullah, BİÇER Bekir, KEÇİŞ Murat, SAĞLAM Ahmet, KALELİ Emrullah, BERK Fatih Mehmet, AKYOL Hasan, KAYHAN Hüseyin, AYHAN Mehmet, ÖZMENLİ Mehmet, ULUTÜRK Muammer, AKKUŞ Mustafa, KARAKAŞ Selim, Orta Çağ Tarihi
TURAN Osman, Selçuklular Tarihi Ve Türk-İslam Medeniyeti
One Comment