Deliler hakkında bahsedeceğimiz yazımıza geçmeden önce bazı tanımlardan bahsetmek yerinde olacaktır. Deliler, Osmanlı ordusunun askeri sınıflarından birini oluşturmaktadır. Osmanlı ordusu iki kısma ayrılmaktadır. Merkez kuvvetleri ve eyalet kuvvetleri olmak üzere. Bizim de bu yazımızda ele alacağımız Deliler, Osmanlı ordusunun eyalet kuvvetlerinde yer almaktadır. Deli kelimesi sözlükte, akli dengesini kaybetmekten ötürü kendisine ve çevresine karşı zararlı davranışlarda bulunan, aklını kaçırmış, çıldırmış (kimse), divane ve mecnun anlamındadır. Mustafa Necati Sepetçioğlu deli sözcüğünü “Şaşkın, çılgın” gibi bazen sevgi, bazen sitem ifadesi taşıyan hitap sözü olarak ifade etmiştir. Deli sözcüğü mecaz anlamda “korkusuz, gözüpek, atılgan” anlamında kullanılır. Tarih teriminden ise delice cesaret ve atılganlıklarından dolayı askeri sınıfı belirtmektedir.
Deliler Ne Zaman Ortaya Çıktılar?
Deli süvarilerinin ilk ne zaman ortaya çıktıkları ile ilgili net bir bilgi bulunmamaktadır. 15. ve 16. yüzyıllarda Rumeli’de ve bilahire Anadolu’da hizmet ettikleri bilinmektedir. Sancakbeyi ve Beylerbeyileri’nin emri altında oluşturulan süvari birliktir. Sınır bölgelerinde bulunan ve serhad kulu adını alan kuvvetler arasında deliler de yer almaktadır. Delilerin menşeleri hakkında da fazla bilgi olmamakla birlikte çoğunun Türk asıllı oldukları gibi Slav, Boşnak, Arnavut, Hırvat ve Sırp kökenli oldukları bilinmektedir. Akıncılara benzemekle meşhur deliler, hafif atlı sınıf olup yerli halkın cesur ve iri yarı gençlerinden seçilebilirdi.
Deliler Ocağı
Yeniçerilerin aksine Deliler, kendilerini ve ocaklarını Hz. Ömer ile kıyaslarlar ve şu sözü söylerlerdi “Kalpaklarımız Emirü’l-mü’ minin Hz. Ömer’in çizmesinin koncuğudur, ocağımız müşarun ileyh efendimize mensuptur.”. Bunlar prensip olarak “yazılan başa gelir” düsturunu benimsemişlerdir. Deli süvarileri hiçbir tehlikeden kaçmaz, kelle koltukta cenk eder, cesaret ve kıyafetleriyle hasmını hayrete düşürürdü. Bunlar seferde ordunun önünde gider, savaşta düşman ordusunu deler, canlı esirler alıp onlardan hasımları hakkında bilgiler alınmasını sağlarlardı. Deliler teşkilatı, elli altmış kişiden oluşan ocaklara ayrılırlar ve bu ocakların her birine “bayrak” adını verirlerdi. Bayrak adını alan deli birliğinin başındaki kişiye “delibaşı” denilirdi. Delibaşıların emri altında gönüllü ağası, bölük ağası unvanlı daha alt rütbeli deli zabitleri bulunurdu.

Deli askeri teşkilatına girmek isteyen gençler evvela ” zobu” adıyla ocak ağalarından birinin yanına verilir ve yetiştirilirdi. Burada deliler ocağının usul ve kaideleri öğretilirdi. Ocakta kendini kanıtladıktan sonra din ve devletine hizmet edeceğine, hiçbir tehlikeden kaçmayacağına dair söz verir ve daha sonra törenle başına deli kalpağı giydirilirdi. “Ağa çırağı” adıyla deftere kaydedilirdi. Sırası gelen genç ağalığa terfi eder, hatta delibaşılığa kadar da yükselebilirdi. Deli ocağının kurallarına aykırı davranan ve verdiği sözü tutmayan deli askerinin başından kalpağı alınıp keçe külah giydirilir ve dile düşürüldükten sonra ocaktan kovulurdu.
Delilerin Kıyafetleri Ve Silahları Nasıldı?
Deliler başlarına kurt, benekli sırtlan ya da pars gibi yabani hayvan derisinden yapılan ve üzerine kartal tüyü takılan kalpak giyerlerdi. Elbiseleri ise arslan, kaplan ya da tilki postundan, şalvarları ise kurt veya ayı derisinden yapılmaktaydı. Ayakkabıları da sivri burunlu, yüksek ökçeli, çıkrık mahmuzlu ve “serhadlik” adı verilen çizme giyerlerdi. Delilerin silahları tıpkı akıncılarınki gibi eğri pala, tekne kalkan, mızrak, kılıç, balta ve bozdoğandan oluşmaktadır. Sonraki süreçlerde omuzlarında fitilli tüfek, bellerinde tabanca taşımaya başlamışlardır. Deliler birliğinin kullandıkları atlarda yine akıncı atları gibi çevik, kuvvetli ve uzun koşulara dayanıklıydı. Atlarının örtüsü de arslan, kaplan ve tilki gibi yabani hayvan dersinden yapılmaktaydı.

Deliler 17. yüzyıl sonlarından beri Anadolu’daki vezir ve beylerbeyilerin emri altında oluşturulmuştur. Veziriazamın yanında sefere ya da bir yere gittiğinde birlikte gider ve onu tehlikelerden korurlardı. Sefere gidileceği zaman deli süvarilerinin sayısı arttırılırdı. Deliler emri altında bulundukları kişilerden belirli bir ücret alırlardı. Eyalet valilerinin yanlarında üç beş delibaşı bulunurdu. Delibaşıları yüzbaşı rütbesindeydi.
Deliler Ne Zaman Ortadan Kaldırıldılar?
Deli teşkilatı 17. yüzyılda bozulmaya başlamış hatta kıyafetlerinin bile değiştiği bilinmektedir. Emri altında bulundukları vezir ya da beylerin sürekli görevden alınmaları veya delilerin beylerinin emrinden ayrılmaları ve işsiz güçsüz kalmaları bozulma nedenlerinden biriydi. Deli teşkilatını düzeltmek için önemli adımlar atılmamıştır. Ciddi anlamda ilk kez 3. Selim’e arzedilen Nizam-ı Cedid’e ait ıslahat tasarımlarında ele alınmıştır. 3. Selim 1792’de deli namının alınmasını yasaklayan ferman yayınlamış lakin deliler teşkilatı kaldırılmamıştır. 2. Mahmud 1829’da süvari Asakir-i Mansure’nin oluşumundan sonra deli teşkilatını ortadan kaldırmıştır.
Blok yazımı okuduğun için müteşekkirim. Başka yazılarda görüşmek dileğiyle…
KAYNAKÇA
- DİA, Deli
- Osmanlı Teşkilat Tarihi, Tufan Gündüz
- Osmanlı Tarihi 2. Cilt, İsmail Hakkı Uzunçarşılı
- Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Mehmet Ali Ünal