Truva Savaşı Efsane mi? Gerçek mi?
Günümüze kadar dilden dile aktarılarak gelen Truva Savaşı hala büyük bir merak konusudur. Bu savaş hakkında en kapsamlı bilgiye Homeros’un İlyada Destanı’ndan ulaşıyoruz. Savaş aynı zamanda Doğu ve Batı’nın ilk savaşı olarak biliniyor. Truva savaşı terimi, Troya Savaşı ismiyle de akıllara yer edindiğini görüyoruz.
Büyük Bir Medeniyetin Yıkılışına Sebep Olan Paris
Efsanelere göre Prens Paris’in annesi Hekabe, Paris’e hamileyken esrarengiz bir rüya görüyor. Rüyasında kocaman bir alev topu doğurduğunu ve bu topun Troya şehrinin üzerine yayılarak şehri yok ettiğini görüyor. Kraliçe Hakabe o sıra ülkeyi yönetmekte olan ve şehrin son kralı olan eşi Pariamos’a ve bilindik kahinlere rüyasını anlatıyor. Kahinlerin yorumu ise Prens Paris’in, Troya şehrinin yıkılmasına sebep olacağı yönünde oluyor. Bunun üzerin kral ve eşi Paris’in doğar doğmaz öldürülmesi gerektiğini düşünüyor ve Paris doğunca İda Dağları’nda öylece bırakılarak ölüme terk ediliyor. Fakat Paris, rivayetlere göre bir dişi aslan tarafından emzirilerek hayatta kalmayı başarıyor. Sonrasında ise dağda gezen bir çoban Paris’i savunmasız halde bulup kendi çocuğu gibi büyütüyor. Paris’in hayatta kalmasıyla tarihe şekil veren olaylar silsilesi, bir çobanın vicdanıyla yaşanmaya başlanıyor.
Bir güzellik rekabetinin açtığı sorunlar
Yunan mitolojisine göre; olay bütün tanrıçaların davet edildiği bir düğüne nifak tanrıçası Eris’in çağrılmaması ile başlıyor. Herkesin davet edilip kendinin davet edilmediğini duyan Eris, bu duruma çok sinirlenip düğüne davetsiz bir şekilde sonradan katılıp ortaya “En Güzeline” yazılı altın topu ortaya atarak düğünden geri ayrılıyor. Elmanın üzerindeki yazılı olan sözü üzerine alınan tanrılar Hera, Athena ve Afrodit oluyor. Elmayı aralarında paylaşamayan üç tanrının çekişmesi güzellik yarışmasının başlamasına sebep oluyor. Tanrılar Kimin daha güzel olduğunu seçmesi ve elmayı dünyanın en güzeline vermesi için Kral Zeus’un yanına giderek Zeus’un en güzel tanrıyı seçmesini istiyorlar. Fakat Zeus’un bu üç tanrı ile yakınlığı olduğundan bu isteklerini cevapsız bırakıyor. Hera Zeus’un karısı, Athena kızı ve Afrodit ise metresidir. Cevap vermek istemeyen Zeus üç tanrıya dağda yaşayan Prens Paris’in en güzel kişiyi seçeceğini bildirerek onları Paris’e yolluyor.
Güzellik Rekabetine Son Nokta
Güzeller güzeli üç kadını karşısında gören Paris, tanrıların ondan isteklerini merak ediyor ve tanrılar merakını dindirmek için Paris’in, aralarındaki en güzel olanını seçmesini istiyorlar. Bu isteklerinin yanında üç tanrıda yarışmada birinci gelip altın topu alabilmek adına Paris’e rüşvetlerini sunuyor. Göklerin kraliçesi Hera gözlerin görebildiği genişlikte toprakları, savaş ve bilgelik tanrıçası Athena sonsuz kahramanlık, aşk tanrıçası Afrodit ise güzelliği unvan salmış bir kadını, Prens Paris’e vaat ediyor. Kahramanlıkta ve toprakta gözü olmayan Paris seçimi aşktan yana yaparak en güzel kadını Afrodit olarak seçiyor.
Yarışmanın galibi Afrodit Paris’e dağdan ayrılmasını söyleyerek diğer tarılar ile beraber Paris’in yanından ayrılıyor. Paris hemen harekete geçerek Sparta’ya gitmeye karar veriyor. Sparta Kralı Menalaus ve karısı Helena’nın verdiği şölene katılıyor. Şölende Paris ve Helena birbirlerini görür görmez aşık oluyorlar. Helana evli olmasına rağmen Afrodit’in etkisiyle Paris’e ilk görüşte deli divane bir şekilde tutuluyor. Şölen boyunca beraber takılıp aşklarını daha da güçlendiren çift şölen sonunda ise Truva’ya kaçmaya karar veriyor. Karısının kaçtığını duyan Menelaus Truva’ya savaş ilan ediyor. böylece on yıl sürecek olan savaşın temelleri yasak aşk ile başlıyor.
Efsane Truva savaşı
Başta Menelaus savaş yerine anlaşmaya gitmek istiyor ve Truvalılardan yüklü bir tazminat ile Helena’nın geri verilmesini talep ediyor. Truvalılar Menelaus’un bu isteğine karşılık vermeyip Helena’yı teslim etmek istemiyor. Bunun üzerine karısını almak için savaştan başka seçeneği olmadığını anlayan Menelaus Truva kentinin etrafını kuşatmaya başlıyor. Kırasıya mücadele ve kanlı savaş bu şekilde hayata geçiyor. Savaşın ilk yarısında Menelaus ile Paris bire bir düello yapmaya karar veriyor. Kural basittir; Düelloyu kazanan Helena’ya sahip olacaktır. Menelaus ve Paris arasında kıyasıya bir mücadele başlıyor ve Paris tam düelloyu kaybedecekken Afrodit koca bir toz bulutu ile ortaya çıkıp Paris’i kurtarıyor. Savaş bunun üzerine daha da alevleniyor ve ordular birbirine giriyor. Çekişme bu iki güçlü taraftarın kıyasıya mücadelesiyle son bulmak bilmiyor ve tam on yıl boyunca sürüyor. Hatta rivayetlere göre savaşa tanrılar bile katılıyor. Athena, Afrodit ve Ares ise bu tanrılardan bazılarıdır.
Bitmek Bilmiyordu
Yıllar geçmesine rağmen düellolar ve karşılıklı orduların çetrefilli mücadeleleri bir türlü bitmek bilmiyor. Akalar(menelaus tarafı) ve Truvalılar(paris tarafı) iyice yorgun düşmüş ve hangi tarafın kazanacağı artık iyice merak konusu olmuştu. Savaşın sonlarına doğru bir düello daha gerçekleşiyor. Her iki taraftarın en güçlü savaşçıları düelloda karşı karşıya getiriliyor. Akalar tarafında Aşil, Truvalılar tarafında ise Paris’in abisi olan kudretli Hektor düelloya hazırlanıyor. Bu iki güçlü savaşçının arasındaki çekişme uzun soluklu geçiyor. İki cesur savaşçı da yorgunluktan bitap düşmüşken son bir hamle ile Aşil, Hektor’u öldürüp düelloyu kazanıyor. Fakat kazanmak Aşil’in, Truvalılara duyduğu öfkesini dindirmiyor ve Hektor’un cesedini bir savaşçıya yapılmayacak hakareti yaparak atının arkasına bağlıyor. Ceset parçalanana kadar atını koşturmaya devam ediyor ve Hektor’un cesedi tanınmayacak hale geliyor. İki taraf daha da alevlenip yeni bir ordu karşılaşmasıyla yine birbirine giriyor. Akalar ve Truvalılar bu son karşılaşmada birçok kayıp verse de yine savaşın kazanan tarafı belli olmuyor.
İyice çöküş yaşayan taraftarlar artık pes ediyor. Gemilerini Truva kıyılarına dayayan akalar artık geri çekilme kararı alıyor. Giderken de bu yıllar süren savaşın unutulması ümidiyle Truvalıları tahtadan at bırakarak Truva kıyılarından gemilerini çekiyor. Akaların tamamen gittiğinden emin olan Truvalılar akaların bıraktıkları atı surlarının içine alıyor ve zafer kutlamalarına başlıyor. Günler süren şölen atın kırılmasıyla son buluyor. Bırakılan tahtadan at aslında bir hediye değil, akaların savaşı son kazanma umudu olarak tarihe geçiyor.
Truva Atı
Aslında Akalar bu özel olarak inşa ettikleri atın içerisine kalan son güçlü askerlerini yerleştiriyor ve atı özel hediye olarak algılanabilecek şekilde inşa ettiriyor. Akaların planına göre limandan çekildikleri anda bıraktıkları atı, Truvalılar hediye olarak görecek ve 10 yıl boyunca aşılmayan Truva surları bu şekilde aşılacak ve son dakika golü ile Akalar bu savaşın galibi olacaktı. Akalar’ın planları istediği gibi gitti ve Truvalılar atı kırdıkları anda güçlü Aka ordusu tüm Truva şehrini yağmalayıp her yeri ateşe verdi. Kıyıya geri gelen Aka ordusu surları aşarak Truvalıların sonunu bu şekilde getirdi.
Sonuç olarak Truva-Troya savaşı
Her şey bir kadının rüyasında gördüğü alev topu ile başlamış olsa dahi, zaman içerisinde savaşın nedeni bir kadına, aşka dayandırılıyordu. Doğu ve batının yıllardır aralarındaki anlaşmazlık bir kaçış serüveni ile daha da kızışıyor ve kocaman kanlı savaşa dönüşüyordu. Yıllar süren savaş türlü türlü mücadelelere, düellolara ve kanlı savaşlara neden oldu. Hatta efsanelere göre tanrılar, üstün yetenekli varlıklar bile kıyasıya rekabete tutuşuyor ve her şey paylaşılamayan güzel Helena için gerçekleşiyordu. Savaşın kazananı belli olmazken, akalar son bir hamle ile sinsice kurguladıkları Truva atı ile Truva surlarını aşarak koca bir kenti yağmalıyor ve Efsane Savaşı’nın kazananı Akalar olarak tarihe geçiyordu.
- “Biz Senin Cemaziyelevvelini Biliriz”: Sıradan Bir Cümleden Fazlasını Anlatan Bir HikayeTürkçe deyim ve atasözleri, dilimizin renkli ve zengin yapısını ortaya koyar. “Biz senin cemaziyelevvelini biliriz” deyimi de, derin bir hikayeye sahip olanlardan. Bu hikaye, Osmanlı dönemine, arşivlerin tozlu raflarına ve elbette biraz mizaha uzanıyor. Osmanlı Arşivlerine Bir Yolculuk Osmanlı İmparatorluğu’nda arşivcilik, ciddiye alınan bir işti. Bugünün Google Drive’ı veya Dropbox’ı olmadığı bir dönemde, önemli her…
- Konya Kapı CamiKapı Cami Konya’da 17. yy. Osmanlı mimari eserlerinden biridir ve tarihi Bedesten içinde yer almaktadır. Kapı Cami Tarihi Asıl adı İhyaiyye Cami ’dir. Konya kalesinin kapılarından At Pazarı kapısı yakınına yapıldığı için “Kapı Cami” olarak adlandırılmıştır. Kapı Camii günümüze gelene kadar 3 kez inşa edilmiştir. Cami ilk olarak 1658 yılında Mevlana Dergâhı Postnişinlerinden Pir Hüseyin…
- Sakarya Meydan Muharebesi’nin Önemi ve ÖzetiMilletimizin şahit olduğu yüzlerce savaştan biri olan Sakarya Meydan Savaşı Türk tarihindeki en önemli savaşlardandır. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasını sağlayan Sakarya Meydan Muharebesi, Subaylar Savaşı olarak da bilinir. Sakarya Meydan Savaşı’nın Tarihteki Önemi Sakarya Meydan Muharebesi (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Sakarya Meydan Muharebesi Kurtuluş Savaşı sürecindeki en önemli muharebelerden biri kabul edilir. Yunanlılar, Kütahya-Eskişehir Muharebelerini kazandıktan…
- Evliya Çelebi’nin Tanık Olduğu Beyin AmeliyatıEvliya Çelebi’nin Tanık Olduğu Beyin Ameliyatı Gezginimiz Evliya Çelebi, Viyana seyahati esnasında tanık olduğu bir beyin ameliyatını en ince ayrıntısına kadar okuyucuya resmeder. Buyurun hep beraber okuyalım. Kefereyi (kâfiri) dört ayaklı ipekli bir sedir üzerine yatırdılar. Başı Adana kabağı, burnu Mora patlıcanı gibi şişmişti. Hekimbaşı cümle kefereleri dışarı koğup mecruha (yaralıya) hemen safran gibi bir…
- Evliya Çelebi Nasıl Seyyah Oldu? Seyahat mi? Şefaat mi?Evliya Çelebi Nasıl Seyyah Oldu Seyahat mi Şefaat mi Dünyaca ünlü seyyahımız Evliya Çelebi’yi tanımayan yoktur. O yetmiş küsur ömrüne iki yüz elliden fazla şehir sığdırmayı başarmıştır. Seyyah Evliya Çelebi’nin gezdiği başlıca yerler arasında Anadolu, Suriye, Rumeli, Macaristan, Avusturya, Polonya, Almanya, Bosna-Hersek, Hollanda, Kırım, İran, Irak, Mısır, Habeşistan, Sudan ve Girit gelmektedir. Onun gezdiği bu…
- 802 Mührü İhtiva Eden Mühür Veritabanı Hizmete Sunuldu802 Mührü İhtiva Eden “Mühür Veritabanı” Hizmete Sunulmuştur. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının Kataloglama Birimi resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada; Katalog biriminin hazırladığı 802 mührü ihtiva eden “Mühür Veritabanı” hizmete sunulmuştur. şeklinde duyurdu. Devam eden açıklamalarda; “Yazma eserlerin muhtelif unsurları hakkında çalışmalar yürüten kurumumuzun müstakil çalışma alanlarından biri de yazma ve matbu eserlerde geçen şahıs,…
- Eskiçağın Bölümleri Nelerdir?Eskiçağ Tarihi Kavramı: “İnsanlık tarihinin en eski gelişme evresi olan ve kalıcı etkileri öncelikle yazının bulunması, kent uygarlığının oluşması, devlet kavramı ve teşkilatının gelişmesi ve güçlü bir zihinsel kültürün ortaya çıkması gibi noktalar üzerinde yoğunlaşan Eskiçağ tarihi, esas itibariyle Akdeniz ve Önasya kültür çevrelerinin ve bu kültür çevreleriyle doğrudan ilişki halinde bulunan komşu bölgelerin yazı…
- Cumhuriyet Döneminde Türkçe ÖğretimiCumhuriyet dönemine, genel Türk tarihi açısından ele aldığımızda, bir nevi inkılaplar devri diyebiliriz. Haliyle yapılan inkılaplardan Türk dili de nasibini almış ve 1928 yılında alfabe değişikliğine gidilerek Türk dili, latin alfabesi ile tanışmıştır. Latin alfabesini benimsemeden önce Cumhuriyet döneminde Türk dil için çalışmalar başlatılmış ve 1924 yılında yürürlüğe giren Tevhid-i Tedrisad Kanunu[1] ile Türkçe, eğitim…
- 15 Mayıs 1919 İzmir’in İşgaliI. Dünya Savaşı sonunda yorgun düşen Osmanlı Devleti adeta iştahları kabartan büyük bir pasta haline gelmişti. Pastadan pay almak isteyen devletler sıraya girmiş, Yunanlılar ise hayalini kurdukları megali idea için fırsat bulmuşlardı. İşgal için tüm şartlar nerdeyse sağlanmıştı. Yunanlılar için ilk hedef İzmir’in İşgali idi Paris Barış Konferansı(18 Ocak 1919) Savaş sonrasında galip devletlerin kaybeden…
- Sivas Kongresi ve Heyet-i TemsiliyeSivas Kongresi, 4 Eylül 1919 günü Sivas Lisesi salonunda çalışmalarına başladı. Kongrenin ilk oturumunda Mustafa Kemal Paşa, açılışta genel olarak ülkenin durumunu izah etmişti. Osmanlı Hükümeti’nin ve İngilizlerin tüm baskı ve engellemelerine karşın Kongre 11 Eylül 1919 günü sekizinci oturumunu tamamlayarak sona erdi. Kongre çalışmalarından sonra on maddeden oluşan bir beyanname yayınlandı. Buna göre; Sivas…
- Erzurum Kongresi ve Heyet i TemsiliyeAmasya’dan Erzurum’a hareket eden Mustafa Kemal Paşa, 3 Temmuz günü Erzurum’da halk tarafından büyük coşkuyla karşılandı. Kazım Karabekir Paşa ile görüşen ve resmi görevinden ayrılan Mustafa Kemal Paşa, kongre hazırlıkları ile ilgilendi. Kongre 23 Temmuz’da dualar ile çalışmasına başladı ve 7 Ağustos Perşembe günü sona erdi. Kongre’de kabul edilen tüzük ile Mustafa Kemal’in başkanlığında dokuz…
One Comment