Haşhaşiler

Haşhaşiler ‘in Bilinmeyen Yüzleri

Haşhaşiler Tarikatı 1090 yılında Hasan Bin Sabbah tarafından kurulmuş Şii mezhebinin alt mezhebinden olan dini bir tarikattır.

Haşhaşi Tarikatı’nın Kurucusu: Hasan Sabbah

Haşhaşiler

Hasan Sabbah asırlardır merak edilen ve dilden dile dolaşan hikayelerin gerçek olup olmadığı konusunda net bir bilgi olmayan Haşhaşiler Tarikatı’nın ilk ve en etkili lideridir. Babası Ali Bin Muhammet, oğlunun iyi bir eğitim almasını isteyerek matematik, mantık, kelam, felsefe ve fıkıh alanlarında kapsamlı eğitimden geçmesini sağladı.

Hasan Sabbah’ın ailesi Şii mezhebine mensuptu. Şiilik zamanla kendi içinde alt gruplara ayrılarak değişime uğradı. Hasan Sabbah ise ailesinin aksine bu Şii mezhebinin alt kollarına ayrılan bölümlerinden biri olan İsmailik grubuna mensup olarak inanışı da bu yönde şekillendi.

ŞİİLİK VE İSMAİLİK

Şii mezhebi Hz. Ali ve onun soyundan gelenlerin Allah tarafından bizzat halife olarak seçildiğine inanılan bir inanç sistemidir. Sünni mezhebinden sonra 2. Büyük Müslüman topluluğuna hitap etmektedir. İsmailik ise “Caferilik” olarak da anılan “Şii” mezhebinin bir alt kolu olarak doğmuştur. İki mezhep arasında bazı farklılar olsa da İsmailik, Şii mezhebinden türemiştir.

Haşhaşiler Tarikatı’nın faaliyetlerine başlamadan önce Hasan Sabbah, kapsamlı eğitim hayatının ona kattığı becerileri sayesinde Büyük Selçuklu Devleti‘nin sarayında göreve başladı. O dönemde Selçuklu Devleti’nin başında Sultan Melikşah vardı. Hasan Sabbah, Melikşah ve veziri olan Nizam ül-Mülk‘e hizmet etmekle görevlendirildi. Nizam ül-Mülk, Hasan Sabbah’ı saray içinde tehlikeli olarak gördü ve Melikşah‘ı Sabbah’a karşı kışkırtarak saraydan uzaklaştırılmasına sebep oldu. Melikşah, Hasan Sabbah’ı saraydan uzaklaştırmakla kalmayıp onun uzun süre sürgün hayatı yaşamasına da vesile olmuştu. Bu sürgünle küçük düşürüldüğü için kinle dolup taşan Hasan Sabbah İran’da kendine müridler edinerek kafasında kurduğu planlara adım adım yaklaşmayı hedeflemiş ve planları istediği doğrultuda ilerlemişti. İnsanlara kendi inanışı olan İsmailik inanışını anlatıp, beyinlerini yıkayarak kendine bağlamayı başardı. Artık insanlar onu Selçuklu Devleti tarafından sürgün edilmiş suçlu olarak değil, büyük kitlelere hitap eden idealist bir lider olarak görmeye başladı.

Hasan Sabbah’ın Malikanesi “Alamut Kalesi”

Haşhaşiler
Alamut Kalesi

İnsanların gözünde lider konumuna gelen Hasan Sabbah’ın insanları etkilemekten sonraki hedefi ise Alamut Kalesi(Kartal Yuvası) oldu. Alamut Kalesi coğrafi konum olarak Hazar Denizi’nin güneyinde, İran’ın Kazvin şehrinde yer alarak Hasan Sabbah için Haşhaşiler Tarikatı’nın kurulacağı en ideal yerdi. Bu kaleyi rivayetlere göre Cüstaniler kralı Veşudan İbn-i Cüstan inşa ettirmişti. Hasan Sabbah Alamut Kalesi’ni ele geçirdikten sonra burayı Haşhaşiler Tarikatı’nın merkezi haline dönüştürdü. Zamanla kalenin sınırlarını, Irak ve Suriye’ye ait azımsanmayacak topraklarını da ele geçirerek iyice genişletti.

Haşhaşiler Tarikatı yönetim ve idarede çok sert olmasına rağmen büyük bir kesimi kendine çekmeyi başarmıştı. Tarikatın amacı İsmaili mezhebi eğitimlerinin yanında acımasız süikastçiler yetiştirmekti. Zira sadece İsmaili mezhebini yayarak Hasan Sabbah’ın intikam planları yerine gelemezdi. Tarikatta çok katı kurallar yer alıyordu. Alkol almak, evlilik yapmak, çocuk yapmak bir yana dursun bunların adının ağızlara alınması bile yasaklanmıştı ve daha bir sürü yasakta mevcuttu. Bu yasaklar süikastçilerin dünya zevklerinden uzak tutularak daha iyi eğitim almaları ve görevlerine daha iyi odaklanmalarını sağlamak için konulmuş kurallardı.

Haşhaşiler Tarikatı’nın bunca zorlu yasaklarına rağmen yine de insanlar tarikata girmek istiyordu. Bunun nedeni tarikatın Afyon(uyuşturucu madde) madde kullanarak insanları etkilemeleriydi. İnsanlara bu madde veriliyor, bilinçlerini kaybedince ise Alamut Kalesi‘nde düzenledikleri özel bir bölüme götürülerek bu yerin cennet olduğuna inandırılıyordu. Bu kısma götürülen kişi kendine gelmeye başlayınca da tarikat üyeleri tarafından aldıkları yere bırakılıyordu. Kendine gelen kişiler Haşhaşiler Tarikatı’na gidip cennete tekrar gitmek istediklerini söylediklerinde ise tarikat, bunun anca Haşhaşiler Tatikatı’na üye olup Hasan Sabbah’ın emirlerini yerine getirmekle mümkün olacağını söylüyordu. Haşhaşiler’in bu faaliyetleri, sert kurallarına rağmen tarikat insanlar için cezbedici ve cennete gitme basamağı olarak görülüyordu. Haşhaşilerin büyük kitleye hitap etmeyi başarması ise bu nedenleydi.

Haşhaşiler Tarikatı’nda insanlara İsmailik, süikastçilik eğitiminin yanında felsefe, edebiyat ve coğrafya gibi derslerde verilerek, süikastçilerin görevlerini yerine getirmek için karıştıkları topluluklarda fark edilmemeleri ve kolay kamufle olabilmeleri hedefleniyordu. Bu nedenle süikasçiler cani, acımasız ve korkusuz olmalarının yanı sıra çok iyi eğitimde almış bireylerdi.

Haşhaşiler’in Faaliyetleri

Haşhaşiler Tarikatı süikast işlerinde çoğunlukla devletleri ve büyük devlet adamlarını hedef almıştı. Bulunduğu dönemde sayısız süikaste girişmiş, yetiştirdiği korkusuz süikastçiler ile büyük başarı sağlamıştı. Hasan Sabbah’ın intikam yemini ettiği bu devlet adamlarının en başında kendini Selçuklu hükümdarı Melikşah‘a karşı kışkırtarak Selçuklu topraklarından sürünmesine neden olan Nizam ül-Mülk geliyordu. Fakat Hasan Sabbah’ın bir şey yapmasına gerek kalmadan Nizam ül-Mülk, Melikşah‘ı ikna ederek Alamut Kalesi’ni ele geçirmek için yola çıkmıştı. Kalabalık ordusuyla Alamut Kalesi’ne dayanan Selçuklular bir çok girişimine rağmen bir türlü kaleye girmeyi başaramadı ve en son denemelerinde Melikşah bu girişimde hayatını kaybetti. Melikşah‘ın ölümüyle ordu kuşatmaya son verse de Hasan Sabbah’ın kini öfkesi dinmedi. Bu kuşatmada olan ve destek veren kim varsa hepsine sonradan süikastler düzenleyerek bir bir öldürdü. Bunların en başında ise Nizam ül-Mülk yer almıştı. Diğer bazı devlet adamlarının listesi ise şu şekilde devam ediyor:

  • Ahmed İbn Muhammed el-Labbad(İsfahan Valisi)
  • Unar Melikşahi(amir sipahdar)
  • Abdurrahman Kazuini
  • Ebu Musim(Rey bölgesinin valisi)
  • Abdulrahman el Simirumi(Selçuklu veziri)
  • Arguş el-Nizami(amir sipahdar)
  • Yaşlı Bursuk(üst düzey komutan/Horosan şıhne sorumlusu)
  • Unar ve Siyah(emir ve kıdemli komutan)
  • Serzan Melikşahi(emir sipahsalar)
  • Hadi Kiya(Gilan imamı)
  • Ebu el-Fath Durdanah Dihistani(Berk Yaruk’un veziri)
  • İskander Sufi Kazuini
  • Sunkurçe(Dihistanlı Vali)
  • Balakabak Sarmuz(Kıdemli Komutan)
  • Ebu el-Muzaffer(Rey müftüsü)
  • Ebu Amid-Mustavfi
  • Ebu Cafer Maşati Razi(Rey müftüsü)
  • Ebu al-Kasim Müfty karaci Kazvini
  • Ebul-Hasan(Reyhak Reisi)
  • Ebul Ferec Karatakin
  • Ebu Celil el Dihistani(Selçuklu Sultanı Berkyaruk’un veziri)
  • Cenah-ed Desle(Humus Emiri)
  • Ebu Cafer el-Maşat (Rey’de Şafii lideri)
  • Ebu I-Ala Sa’id İbn Ebi Muhammed el Nisaburi(İsfahan Kadısı)
  • Halat ibn Mula’ib(Afa Miyye’nin Fatimi emiri)

Tarikatın Merkezi Alamut’un Yıkılışı

Hasan Sabbah’ın ölümüne kadar Haşhaşiler Tarikat’ı aktif bir şekilde ilerleyiş gösterdi. Hasan Sabbah ölünce de yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başladı. Müridlerin gözünde tanrılaştırılan Hasan Sabbah’ın yaşlanarak bir fani gibi ölmesi, İsmailik inanışında kırılmalar yaşanmasına sebep oldu. Zamanla uymak zorunda oldukları kurallarda esneklik yapan müridler iyice Haşhaşilik faaliyetlerini azaltmaya başladı. Tarikatın etkisini kaybetmesini fırsat bilen Moğol İmparatoru Cengiz Han‘ın torunu Hülagü Han tarafından Alamut Kalesi ele geçirilerek tarikatın faaliyetlerine son verildi. Kale Moğollar tarafından yağmalanarak o dönemin en büyük kütüphanesi olan Alamut Kütüphanesi içindeki kitaplar ve gizli ilimleri anlatan bir çok eser Haşhaşi Tarikatı’ndan tek bir eşya kalmayıncaya kadar yakıldı. Rivayetlere göre kitapların çokluğundan dolayı Alamut Kalesi 7 gün boyunca aralıksız yanmıştı.

  • Konya Kapı Cami
    Kapı Cami Konya’da 17. yy. Osmanlı mimari eserlerinden biridir ve tarihi Bedesten içinde yer almaktadır. Kapı Cami Tarihi Asıl adı İhyaiyye Cami ’dir. Konya kalesinin kapılarından At Pazarı kapısı yakınına yapıldığı için “Kapı Cami” olarak adlandırılmıştır. Kapı Camii günümüze gelene kadar 3 kez inşa edilmiştir. Cami ilk olarak 1658 yılında Mevlana Dergâhı Postnişinlerinden Pir Hüseyin …

    Konya Kapı Cami Devamı »

  • Sakarya Meydan Muharebesi’nin Önemi ve Özeti
    Milletimizin şahit olduğu yüzlerce savaştan biri olan Sakarya Meydan Savaşı Türk tarihindeki en önemli savaşlardandır. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasını sağlayan Sakarya Meydan Muharebesi, Subaylar Savaşı olarak da bilinir. Sakarya Meydan Savaşı’nın Tarihteki Önemi Sakarya Meydan Muharebesi (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Sakarya Meydan Muharebesi Kurtuluş Savaşı sürecindeki en önemli muharebelerden biri kabul edilir. Yunanlılar, Kütahya-Eskişehir Muharebelerini kazandıktan …

    Sakarya Meydan Muharebesi’nin Önemi ve Özeti Devamı »

  • Evliya Çelebi’nin Tanık Olduğu Beyin Ameliyatı
    Evliya Çelebi’nin Tanık Olduğu Beyin Ameliyatı Gezginimiz Evliya Çelebi, Viyana seyahati esnasında tanık olduğu bir beyin ameliyatını en ince ayrıntısına kadar okuyucuya resmeder. Buyurun hep beraber okuyalım. Kefereyi (kâfiri) dört ayaklı ipekli bir sedir üzerine yatırdılar. Başı Adana kabağı, burnu Mora patlıcanı gibi şişmişti. Hekimbaşı cümle kefereleri dışarı koğup mecruha (yaralıya) hemen safran gibi bir …

    Evliya Çelebi’nin Tanık Olduğu Beyin Ameliyatı Devamı »

  • Evliya Çelebi Nasıl Seyyah Oldu? Seyahat mi? Şefaat mi?
    Evliya Çelebi Nasıl Seyyah Oldu Seyahat mi Şefaat mi Dünyaca ünlü seyyahımız Evliya Çelebi’yi tanımayan yoktur. O yetmiş küsur ömrüne iki yüz elliden fazla şehir sığdırmayı başarmıştır. Seyyah Evliya Çelebi’nin gezdiği başlıca yerler arasında Anadolu, Suriye, Rumeli, Macaristan, Avusturya, Polonya, Almanya, Bosna-Hersek, Hollanda, Kırım, İran, Irak, Mısır, Habeşistan, Sudan ve Girit gelmektedir. Onun gezdiği bu …

    Evliya Çelebi Nasıl Seyyah Oldu? Seyahat mi? Şefaat mi? Devamı »

  • 802 Mührü İhtiva Eden Mühür Veritabanı Hizmete Sunuldu
    802 Mührü İhtiva Eden “Mühür Veritabanı” Hizmete Sunulmuştur. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının Kataloglama Birimi resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada; Katalog biriminin hazırladığı 802 mührü ihtiva eden “Mühür Veritabanı” hizmete sunulmuştur. şeklinde duyurdu. Devam eden açıklamalarda; “Yazma eserlerin muhtelif unsurları hakkında çalışmalar yürüten kurumumuzun müstakil çalışma alanlarından biri de yazma ve matbu eserlerde geçen şahıs, …

    802 Mührü İhtiva Eden Mühür Veritabanı Hizmete Sunuldu Devamı »

  • Eskiçağın Bölümleri Nelerdir?
    Eskiçağ Tarihi Kavramı: “İnsanlık tarihinin en eski gelişme evresi olan ve kalıcı etkileri öncelikle yazının bulunması, kent uygarlığının oluşması, devlet kavramı ve teşkilatının gelişmesi ve güçlü bir zihinsel kültürün ortaya çıkması gibi noktalar üzerinde yoğunlaşan Eskiçağ tarihi, esas itibariyle Akdeniz ve Önasya kültür çevrelerinin ve bu kültür çevreleriyle doğrudan ilişki halinde bulunan komşu bölgelerin yazı …

    Eskiçağın Bölümleri Nelerdir? Devamı »

  • Cumhuriyet Döneminde Türkçe Öğretimi
    Cumhuriyet dönemine, genel Türk tarihi açısından ele aldığımızda, bir nevi inkılaplar devri diyebiliriz. Haliyle yapılan inkılaplardan Türk dili de nasibini almış ve 1928 yılında alfabe değişikliğine gidilerek Türk dili, latin alfabesi ile tanışmıştır. Latin alfabesini benimsemeden önce Cumhuriyet döneminde Türk dil için çalışmalar başlatılmış ve 1924 yılında yürürlüğe giren Tevhid-i Tedrisad Kanunu[1] ile Türkçe, eğitim …

    Cumhuriyet Döneminde Türkçe Öğretimi Devamı »

  • 15 Mayıs 1919 İzmir’in İşgali
    I. Dünya Savaşı sonunda yorgun düşen Osmanlı Devleti adeta iştahları kabartan büyük bir pasta haline gelmişti. Pastadan pay almak isteyen devletler sıraya girmiş, Yunanlılar ise hayalini kurdukları megali idea için fırsat bulmuşlardı. İşgal için tüm şartlar nerdeyse sağlanmıştı. Yunanlılar için ilk hedef İzmir’in İşgali idi Paris Barış Konferansı(18 Ocak 1919) Savaş sonrasında galip devletlerin kaybeden …

    15 Mayıs 1919 İzmir’in İşgali Devamı »

  • Sivas Kongresi ve Heyet-i Temsiliye
    Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919 günü Sivas Lisesi salonunda çalışmalarına başladı. Kongrenin ilk oturumunda Mustafa Kemal Paşa, açılışta genel olarak ülkenin durumunu izah etmişti. Osmanlı Hükümeti’nin ve İngilizlerin tüm baskı ve engellemelerine karşın Kongre 11 Eylül 1919 günü sekizinci oturumunu tamamlayarak sona erdi. Kongre çalışmalarından sonra on maddeden oluşan bir beyanname yayınlandı. Buna göre; Sivas …

    Sivas Kongresi ve Heyet-i Temsiliye Devamı »

  • Erzurum Kongresi ve Heyet i Temsiliye
    Amasya’dan Erzurum’a hareket eden Mustafa Kemal Paşa, 3 Temmuz günü Erzurum’da halk tarafından büyük coşkuyla karşılandı. Kazım Karabekir Paşa ile görüşen ve resmi görevinden ayrılan Mustafa Kemal Paşa, kongre hazırlıkları ile ilgilendi. Kongre 23 Temmuz’da dualar ile çalışmasına başladı ve 7 Ağustos Perşembe günü sona erdi. Kongre’de kabul edilen tüzük ile Mustafa Kemal’in başkanlığında dokuz …

    Erzurum Kongresi ve Heyet i Temsiliye Devamı »

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top