Son zamanlarda Fatih Sultan Mehmet’in ölümü merak edilen konular arasında. Fatih zehirlenerek mi öldü? Hekimler ilaç yerine zehir mi verdiler? Zehirlenme iddiaları doğru mu? Fatih’in hastalığı neydi?
Fatih Sultan Mehmet Han, her daim insanların merakını celbeden, ilgisini üzerine meylettiren çarpıcı bir tarihi figürdür. Padişahın karakteri, büyük hedefleri ve bu hedefleri gerçekleştirme yolundaki sarsılmaz azmi, erişilmez dehası hem kendi dönemi hem de kendinden sonraki dönemlerde her daim tarihte müstesna bir yer edinmesine ve üzerine çeşitli tartışmalar yapılmasına da vesile olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet Rönesans döneminin Doğu-Batı medeniyetine hakim en renkli münevveriydi. Yunanca, Latince okur, İtalyanca konuşurdu.
Türklerin Altın Çağı – İlber ORTAYLI
Bu büyük hükümdar hakkında konuşulan ve üzerine çeşitli tartışmalar yapılan hususlardan birisi de vefatının şaibeli olup zehirlenerek öldürüldüğü iddiasıdır. Bu iddiaya değinmeden önce Sultanın son seferinden kısaca bahsedip hadisenin hakikatini anlatmaya gayret edeceğim. İyi okumalar…

1. Son Sefer-i Hümayun ve Fatih’in Rahatsızlığı
Fatih Sultan Mehmet, yaklaşık otuz senelik hükümdarlığının son seferinde 1481 baharında tuğlarını Üsküdar’a dikmiş ve ordusunu burada topladıktan sonra Anadolu istikametinde yola revan olmuştu. Yolda çok geçmeden rahatsızlanan Fatih, ata binemeyecek duruma geldiğinden bir tahterevan (at arabası) ile yola devam etmiştir. Fakat Gebze yolunda bugünkü Maltepe Hünkar Çayırı denen mevkide iyice fenalaştığından yola devam edememiştir.
Burada hekimler Padişahın otağına çağırılıp tedaviye başlandı.
Başta Acem asıllı olan hekim Laristanlı Acem Hamideddin el-Lari, Sultanın tedavisini yürütmüş fakat uyguladığı tedavi Sultanı iyi etmek şöyle dursun daha da kötü etmişti.
Bu sebepten göreve Padişahın gözdelerinden olan Hekim Yakup Paşa getirilse de el-Lari’nin uyguladığı tedavilerin getirdiği vahamet ile birlikte Fatih’in daha da kötüleşmesi sebebiyle Yakup Paşa korkar. Yakup Paşa, bu sebepten yalnızca rahatlatıcı ve iyileştirici etkisi olan bir şifalı şurup tatbik edip, diğer hekimlerle yaptığı istişareyle, o dönemde tahlil yapmakta geçerli olarak görülen ayak topuğundan kan alma yoluna gider. Fakat Padişahın durumu her seferinde daha da kötüleşir ve tedavide geri dönülemez bir noktaya gelinir. Fatih, bir vakit daha hastalığın tesiriyle ağır acılar çektikten sonra 3 Mayıs 1481 Perşembe günü ikindi vakti, kısa bir komanın ardından ruhunu teslim eder.
Bunun üzerine Sadrazam Karamani Mehmet Paşa, askerin isyan etmemesi için Fatih’in ölümünü gizlemiş, şehzadeler Beyazıt ve Cem’e ulaklar gönderip Padişahın vefatını bildirmiş ve tahta cülus etmek için İstanbul’a gelmelerini istemiştir. Fatih Sultan Mehmet’in naaşını ise “Padişah dinlenmek ister” deyip gizlice Topkapı Sarayı’na naklettirmiştir.
Fakat kısa süre içinde duyulan Sultanın ölüm haberi askerin disiplinden çıkmasına neden olur. İstanbul tarafına geri geçen asker, şehri ve esnafın mallarını yakıp yağmalamıştır. Kendilerine muhalif gördükleri devlet adamlarının evlerini de basıp talan etmişlerdir. Şehirde tam bir istila havası estiren yeniçeriler, Sadrazam Karamani Mehmet Paşa’yı hem Padişahın vefatını askerden gizlemesi hem de Şehzade Cem’i desteklediği düşünüldüğünden öldürmüş bu gidişattan nasibini alan Hekim Yakup Paşa’da asker tarafından katledilmiştir.
İsyanın önüne geçmek için Şehzade Beyazıt’ı destekleyenler, Beyazıt’ın İstanbul’da bulunan küçük yaştaki oğlu Şehzade Korkut’u babasına vekaleten tahta çıkarmış ve anarşinin önüne geçmişlerdir. Daha sonra Amasya’dan gelen Şehzade Beyazıt tahta geçip askeri tamamen itaat altına aldıktan sonra Fatih’i defnettirmiştir. Türbesi Fatih Cami avlusunda bulunmaktadır.
2. Fatih’in Zehirlendiği İddiası
Peki Fatih zehirlenerek mi öldü? İşte genel olarak bu şekilde gelişen hadiselerden sonra dönemin tarihçileri bu vaziyetle alakalı malumatlarını kaleme almış olup, açıkçası Fatih’in ölümü hususunda bir suikast ve zehirlenme mevzuu hakkında bir bilgiye de yer vermemişlerdir. Esasen bu iddia ilk kez 1953 yılında Alman yazar Franz Babinger tarafından “Mehmed der Eroberer und seine zeit” isimli kitabında dillendirilmiş olup Fatih’i aslı Yahudi olan daha sonradan ihtida eden (Maestro Iacopo) Hekim Yakup Paşa’nın aslında gerçekten Müslüman olmadığı, Şehzade Beyazıt’la iş tutup Fatih’i zehirlediği iddialarını çeşitli muğlak ifadelerle kitabında dile getirmesiyle ortaya çıkmıştır.
Daha sonrasında da birçok tarihçi bu iddianın üzerine giderek Fatih ’i zehirlemek için Yakup Paşa’ya Venedik ve Papa tarafından birçok vaat verilerek zehirletildiği iddialarını da ortaya atmışlardır.

3. Fatih Zehirlenerek Mi Öldü? İddialar Gerçek Mi?
Peki, bu hadisenin doğrusu nedir diye soracak ve işin aslına gelecek olursak Fatih Sultan Mehmet’in zehirlendiği iddialarına dönemin hiçbir Osmanlı ve Batı tarihçisi yer vermez. Padişahın uzun zamandır atalarından intikal eden nikris hastalığından muzdarip olduğu, bununla birlikte zuhur eden rahatsızlığın var olup giderek şiddetlendiği, bundan mütevellit vefat ettiği kaynaklarda geçmektedir.
4. Fatih’in hastalığıyla ilgili kaynaklar ne diyor?
Dönemin ünlü tarihçisi Kemalpaşazade, Fatih’in hep yanında bulunan Tursun Bey, Neşri, İdris-i Bitlisi, Tacizade Cafer Çelebi, Hoca Saadettin Efendi, Oruç Bey, Behişti, Kıvami gibi dönemin Osmanlı tarihçilerinin kaynaklarında bu hadise anlatılmakta ve fakat hiçbirinde Sultan Fatih’in zehirlenmesiyle alakalı bir imaya dahi rastlanmamaktadır.
Yine zehirlenme bahsi hiçbir Batı kaynağında da geçmemektedir. Hatta Osmanlı tarihiyle alakalı çalışmalar yapan meşhur Romen tarihçi Nicolae Jorga, Fatih’in 1464’ten beri rahatsızlığından muzdarip olduğu belirtir. Ata dahi binemediğini, bu sebepten 1465 senesini sefere çıkmadan dinlenerek geçirdiğini, 1475 senesindeki Boğdan seferini de bu sebepten yarıda kestiğini belirtmiştir. 3 Mayıs 1481’de güçlü bir hastalık evresine geçince de vefat ettiğini ifade etmiştir.

5. Sonuç
Kaynaklarda da belirtildiği gibi, Fatih Sultan Mehmet Han uzun yıllar nikris hastalığından muzdarip olup ziyadesiyle sıkıntısını çekiyordu, sefere çıkmadan önce de kendisiyle görüşenler bedenen yorgun ve bitkin olduğunu, sefer başladığında hastalık emareleri gösterdiğini beyan edip, son haline kadar bu hastalığının şiddetlendiğine ve bu sebeple de vefat ettiğine şahit olmuşlardır. Bu durumda ise Fatih’in zehirlenmediği ve kendi eceliyle vefat ettiği ortaya çıkmış olmaktadır.
