Kölelik Kavramı ve Köle Ticareti

Kölelik, sıradan kesim insanlardan ziyade, savaşlar nedeni ile yurtlarını kaybedip esir düşen, üst zümrenin elinin altında çalıştırdığı, hayatta kalma mücadelesi veren iş gücü sınıfıydı. Köle, şahsi ve dini görevlerinde hür insanla aynıyken sosyal görevlerinde farklı durumdaydı. Çünkü köle hukuki olarak mal-eşya sayılmaktaydı. Köle kelimesi Türkçe’de köle, kul, bende, halayık, esir, cariye* ve odalık* kelimeleri ile ifade edilmekteydi. Farsçada; bende, gulam ve keniz* kelimeleri kullanılmaktaydı. Arapçada ise; abd , rakik, memlük, kınn, gulam, rakabe, vasif, milkü’l-yemin, memlüke*, vasife*, cariye*, eme* ve gurre* kelimeleri kullanılmaktaydı. Bazı dönemlerde beyaz kölelere memlük, siyah kölelere ise abd ifadeleri kullanıldığı belirtilir. (* işaretli kelimeler kadın kölelere söylenmekteydi.)
Asurlular Döneminde Kölelik
Kölelik kavramı ilk olarak Anadolu’daki Kültepe tabletlerinde karşımıza çıkmaktadır. Yazılı olarak ise Sümerce tabletlerindedir. O zamanda Anadolu şehirlerinde yaşayan insanlar üç sınıfa ayrılmaktaydı. Bunlar;
- En üst sınıf kraliyet ailesi,
- İkinci sınıf saray halkı ve memurlardan oluşur ve
- Üçüncü sınıfı ise köleler oluşturmaktaydı.
Umumi anlamda köleler her kesimde yer almaktaydı.
Köleler Kendi Arasında İki Kısımdır.
Köleler de kendi arasında iki sınıfa ayrılmaktaydı. Bunlar ;
- İlki doğuştan köle olanlar
- İkincisi sonradan köle durumuna düşenler
Bu ikinci sınıfı biraz açacak olursak ticaretle uğraşıp borcunu ödeyemeyen insanların yani Asurlu tüccarların oluşturduğu gruptu.

Eskiçağ ‘da insanların geçimini sağladığı en önemli etken topraktı. İnsanlar ekip biçerek yaşamını sürdürmekteydi. Adaletsizlik, salgın hastalık ve kuraklık gibi bir takım nedenlerden ötürü insanlar, ağır borçlar altına girer ve bu borcu ödeyemediği takdirde özgürlüğünden vazgeçerek köle olarak yaşamına devam ederlerdi.
Ayrıyeten zikrolunan tabletlerde erkek kölelere “wardum” ve kadın kölelere “amtum” denildiği anlaşılmaktadır.
Asurlu Kölelerin Kölelikten Kurtulmak İçin Ödedikleri Bazı Bedeller
Köle olan insanların bu vasıftan kurtulmak için belli bir bedel ödemeleri gerekmekteydi. Bu bedelleri bir kaç madde ile sıralamak gerekirse ;
- Asurlu kişinin borçlu olduğunu gösteren belge ve borcu karşılığında rehin alınması.
- Asurlu birinin borca karşılık aile üyelerinden anne ve kızın rehin olarak verilmesi (ancak borç ödenene dek anne ve kıza dokunulmaması şartı).
- Kişinin hizmetçisi için bir torba tahılla birlikte bir miktar para ödemesi.
- Bir kadın kölenin bir çeşit maden değerinde satılması.
- Asurlu kadın kölenin belli bir miktar dahilinde satılması.
- Bir çocuğun annesi tarafından köle olarak satılması ( herhangi bir itiraz sonucunda annenin bir miktar para ödemesi).
- Bir kölenin bir miktar para bedelinde satın alınması.
- Asurlu kişinin bir miktar para karşılığı kölesini satması.
- Asurlu tüccarların kadın bir köleyi özgür bırakmak için sözleşme imzalaması.
- Asurlu tüccarlar arasında köle alınıp satılması.
- Bir şahsın, bir ailenin borcunu ödemesi ve o aileyi özgürlüğüne kavuşturması.
- Ev ile birlikte ailenin borç karşılığı rehin tutulması.
Örneklerde de gördüğümüz üzere kadın, erkek, çoluk çocuk demeden her yaştan insan kölelik konumunda bulunmaktaydı.

Ek olarak; bu dönemde köleleri genellikle yerli halk oluşturmaktaydı. Çünkü bu dönem Anadolu’sunda ki insanlar maddi ve her türlü sıkıntılar yaşamış olup kurtulmak için de bu köle ticaretine başvurdukları görülmektedir. Dolayısıyla kölelik bu dönemde oldukça yaygındı. Halk çaresiz olduğu için türlü yollarla köle olarak alınıp satılmaktaydılar. Köle olan kişi ömrünce köle olabildiği gibi belirli bir bedel ödeyerek özgürlüğüne ve eski yaşantısına geri dönebilmekteydi. Kölenin fiyatında ise sağlığı, becerisi ve işlevselliği ön planda tutulmaktaydı. Buna göre de kölenin fiyatı belirlenmekteydi. Böylelikle köle ticareti, Asurlu tüccarlar için mühim bir etkendi.

Köleliğe Eski Yunan ve Roma devrinde de rastlanmaktadır. Bu dönem köleliğinin başlıca kaynakları savaş esirleri, korsanlık ve yabancı ülkelerden getirilen kölelerden doğanlar oluşturmaktaydı. Ayrıca bu dönemde borcunu ödeyemeyen annesi-babası olmayan ve ailesi fakir olanlarında köle olduğu bilinmektedir.
İslam’da Kölelik Kavramı
İslamiyet’in ortaya çıktığı zamanlarda da kölelik vardı. Burada köleler ile hürler arasında sosyal manada sınıfsal ayrım bulunmaktaydı. Cahiliye devrinde köleliğin temel kaynağını savaş esirleri oluşturmaktaydı. Ayrıca köle anneden doğanlar da köle sayılmaktaydı. İslamiyet, köleliği rık kelimesi ile ifade etmekteydi. Eski topluluklar ve çağdaşı güçlü devletlerin yanında İslamiyet köleliği tamamiyle kaldırmamaktaydı. Lakin kaldırılması için temel çalışmalarda bulunmaktaydı. Gayri Müslim hükümetler köleliği yaygın olarak uygularken İslam hükümetinin uygulamaması onun yani İslamiyet’in doğmadan yok olmasına neden olmaktaydı. İslami dönemde köleliğin kaynağı yalnızca savaş esirleriydi. İslamiyet’in diğer kaynakları kabul etmediği bilinmektedir.

İslamiyet gönülden köle azat etme ya da günahların telafisi olarak köle azat etmeyi şartlamış ve kölelerin hür olma imkanlarını çoğaltmıştır. Bunların yanı sıra köle ve cariyelerle evlenilmesini de desteklemekte kölelere karşı yapılan kötü hareketlerin yasaklanması ve onları birbirleriyle aynı haklara sahip olmalarını sağlamaktaydı. İlaveten İslamiyet’te köleliğin kaynağı savaştı. Savaşta esir alınanlar ya köleliğe geçirilir ya Müslüman esirler ile değiş-tokuş yapılır ya da karşılıksız serbest bırakılırdı. Yalnızca gayri müslümlerden köle olurdu, müslüman birisi savaşta esirde olsa köle olarak vasıflandırılmazdı. Aslında İslamiyet’te savaş esirlerinin köleliğe geçirilme zorunluluğu ile ilgili bir şart bulundurmamaktaydı. Çünkü İslamiyet’te hürlük esastı.
Köleliğin kaynağı savaş dedik. Lakin bu kaynağa ilaveten diğer bir kaynakta köleden doğmuş olmaktı. Bu iki kaynak birbiri ile ilintilidir. Şöyle ki: Baba hür, anne köle olsa doğan çocuk köle kabul edilir. İslamiyet kölelikte annenin vasfını esas kabul etmekteydi. Eğer baba köle, anne hür olsaydı doğan çocuk hür sayılmaktaydı.
Kölelikte Evlilik Nasıldı?
Kölelikte evlilik ile ilgili üç farklı durum bulunmaktaydı.
- İlki kadın ve erkek köle evlenebilir yani ikisi de köle olabilirdi.
- İkincisi; hür erkek ile köle kadın evliliği olabilirdi.
- Üçüncüsü ise hür kadın ve köle erkek evliliği de olabilmekteydi.

Kölenin Hakları Nelerdi?
İslamiyet hür-köle ayrım yapmadan her iki tarafında sonuç itibariyle insan olduğunu belirtmekteydi. Kölenin geçimi efendisine aitti. Kölelerde hür insanlar gibi evlenip yuva kurma hakları bulunmaktaydı. Müslüman köle dini görevlerini yerine getirmekte serbestti.
Kölelikle İlgili Ayetler
Bakara suresi 221.ayet
Nisa suresi 24,25 ve 36.ayet
Maide suresi 89.ayet
Tevbe suresi 60.ayet
Nahl suresi 71.ayet
Mü’minun suresi 1 ve 6.ayet
Nur suresi 33.ayet
Ahzab suresi 50.ayet
Muhammed suresi 4.ayet
Mücadele suresi 3 ve 4.ayet
Mearic suresi 30 ve 35.ayet
Kölelik Ne Zaman Sona Erdi?
Kölelik, esasında azat etme yoluyla sona ermekteydi. İslamiyet kölenin azat edilmesinde “ıtk, tahrir ve fek” ifadelerini kullanmaktaydı. Köle azat etme yolları da bulunmaktaydı. Bunlar:
- Gönüllü azat etme
- Kefaret borcu azat etme
- Mükatebe yolu ile azat etme
- Mecburi veya kanuni azat etme
- Ölüme bağlı azat etme
- Ümmüveled yolu ile azat etme
- Devlet yolu ile azat etme
Köle azat edildikten sonra cayma gibi bir durum söz konusu değildi.
Osmanlı Döneminde Kölelik
Osmanlılar’da hür olmayan herkes köle ya da esir olarak bilinmekteydi. Köleleri genellikle savaş esirleri oluştururdu. Ancak zamanla savaş esirleri ve çok farklı yerlerden (Afrika, Kafkasya vs.) getirilip köle olarak esir ticaretinde kullanılmakta olan kişiler, köleleri oluşturmaktaydı.
Osmanlı Devleti’ nin ilk dönemlerinde kölelik bulunmaktaydı. Şöyle ki cenklerde esir alınan gayri Müslim halk, hür olan kişiler gibi yaşamına devam etmekteydi. Tabi gitmek isteyeni de zorla tutmuyorlardı. Daha sonra Orhan Bey döneminde fethedilen (Bursa, İznik) yerlerden esir alınmamaktaydı.

Osmanlı Devleti’nde ilk köleler I. Murad zamanındaki fetihlerden (Rumeli) sonra görülmekteydi. Görülüyor ki bu dönemde de köleliğin tek kaynağı savaşlar. Cenklerde ele geçirilen esirlere iyi davranılıp geçim ihtiyaçları giderilmekteydi. Ayrıca bu dönemde uygulanması kabul edilen kanun (pençik) gereğince savaşlarda alınan esirlerin askerliğe uygun olanlar devletin asker ihtiyaçlarında kullanılmaktaydı. Nitekim bir süre sonra savaşların azalmasıyla esirler, askeri ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalmaktaydı. Durum böyleyken Çelebi Mehmed döneminde, ülke toprakları içerisinde ki Müslüman olmayan halkın erkek evlatları da askere alınmaya başlar. II. Mehmed, İstanbul’u fethettikten sonra esir sayısı tekrardan artış gösterir. Lakin ne kadar artış olsa da savaş esirleri azalmaktaydı. Bu azalma da köle ticaretini doğurmaktaydı.
Köle Ticareti
Köle ticareti, tüm cihanda serbest iken Osmanlı Devleti’nde bu ticaretin belirli bir nizamı bulunmaktaydı. Misal; bu işi yalnızca Müslümanlar yapabilmekteydi.
Köle Pazarları
- İstanbul (Tavukpazarı Semtinde bulunan Esir Hanı)
- İzmir
- Konya
- Erzurum
- Mekke
- Medine
- Cidde
- Basra
- Bağdat
- Şam
- Halep
- Sudan
- Habeşistan
- Trablusgarp
- Kahire
- Bosna
- Belgrad
- Sofya

Bilhassa köle ticaretinde Afrikalı köleler mühim yer teşkil etmekteydi. Osmanlı tacirleri, mezkur bölgelerden köleleri satın alıp İstanbul’a getirerek esir pazarında satmaktaydılar. Eğitimli ve uygun görülen bazı köleler Osmanlı sarayında türlü hizmetlerde kullanılmaktaydı. Kölelerin genel yaş aralığı 6-30 arasında değişmekteydi. Cinsiyet olarak çoğunluğunu 10-15 yaşlarında ki kadınlar ve kızlar oluşturmaktaydı. Bu kadın köleler arasında uygun görülenler Osmanlı sarayına girebilmekteydi. İlaveten bazı erkek köleler hadım edilip harem ağası yapılmaktaydı.

Büyük toplu köle ticareti ile uğraşanlara esir tüccarı, küçük olarak bu işle bireysel yapanlara da esirci denilmekteydi. Esircilerin yardımcılarınada yamak denilmekteydi. Köle ticareti kolay bir iş olmadığı için devlet tarafından bir nizam içerisinde yapılmaktaydı. Zira bu işi kötüye (izinsiz yapma, fuhuş gibi) kullananlar bulunmaktaydı. Dolayısıyla köle ticareti yapanlara izin belgesi verilmiş ve kötüye kullanımların önüne geçilmeye çalışılarak, çeşitli yasaklar ve cezalarda uygulanmaktaydı. Misal; bu işi izinsiz yapanların ölümle cezalandırılması gibi.
Kölelik Ne Zaman Kaldırıldı?
Köleliğin kaldırılma teşebbüslerine ilk olarak 18.yüzyıl sonlarında rastlanmaktadır. Köleliğin kaldırılması Fransa’da 1789 tarihinde, İngiltere’de 1807 tarihinde ve Avrupa’da tamamen 19.yüzyıl sonlarına kadar sürdüğü bilinmektedir. ABD’de ise köleliğe karşı olan devletler ile olmayan devletler arasında yaşanan iç savaşlar (1861-64) sonrasında kölelik tamamen kaldırılmıştır.

Osmanlı Devleti’nde köleliğin kaldırılması için ilk girişim 1847 yılında İstanbul köle pazarının kapatılmasıyla başlamaktadır. Bu olayın ardından Hicaz’da 1857 tarihinde zenci köle ticaretinin yasaklanması gerçekleştirilmiştir. Osmanlı Devleti 1890 yılında zenci köle ticaretini yasaklayan sözleşmeyi (Brüksel sözleşmesi) imzalar. Köle ticareti Osmanlılar’da birçok kez yasaklanır lakin devletin yıkılmasına dek sürdüğü bilinmektedir. İran’daki kölelik faaliyetleri 1906 anayasasıyla yasaklanır. Beyaz köle ticaretinin tamamen kaldırılması ise 1909 yılında gerçekleşir. Nihayet diğer tüm İslam Devletleri’nde de köleliğin büsbütün kaldırılması 20.yüzyıl ortalarına kadar varmaktaydı.
Kölelikle Alakalı Filmler
- 12 Yıllık Esaret
- Gladyatör
- Zincirsiz
- Rüzgar Gibi Geçti
- Ben Hur
- Kanlı Elmas
- Spartaküs
- Mor Yıllar
- Indiana Jones : Kamçılı Adam
- Özgürlüğün Şarkısı
- İsyan (Kanlı Ada)
- Lincoln
- Animatrix
- Manderlay
- Sankofa
- Amistad
- Mısır Prensi
- Bir Ulusun Doğuşu
- Slave Ship
- Exodus : Tanrılar ve Krallar
- Abraham Lincoln : Vampir Avcısı
Blok yazımı okuduğun için müteşekkirim. Başka yazılarda görüşmek dileğiyle…
Kaynak
L. Gürkan Gökçek – Ercüment Yıldırım – Okay Pekşen,Anadolu’nun Eskiçağlarında İktisadi ve Zirai Hayat, s 213 – 224
DİA, Köle maddesi
2 Comments