Türklerde kadın mühim bir konumda yer almaktadır. Türk kadını siyasi sosyal ekonomik ve askeri gibi pek çok alanda aktif bir şekilde kendini gösterir. Türk kadını daima erkeğinin yanında yer alır onun destekleyecisi ve tamamlayıcısıdır.
Kadın kelimesi lügatte erişkin dişi insan anlamındadır. Orhun Yazıtları’nda kadın terimi katun sözcüğü şeklinde ifade edilir. Bu sözcük hatun hanım kadın ve kraliçe anlamına gelir. Bugün kaba bir terim olan avrat sözcüğü Divanı Lügatit Türk adlı eserde geçen uragut kelimesinden türetildiğine yer verilir.
Türklerde Kadının Önemi
Türkler kadına çağdaşı pek çok topluma nazaran daha fazla değer verdiği görülür. Tarihin birçok ulusunda ve döneminde kadın cinsel bir obje olarak görülmekte ancak Türk milleti kadını genellikle çevresine iyilik saçan ulaşılması zor kutsal bir varlık olarak ortaya koymaktadır. Türklerde kadın hiçbir vakit cinsiyet ayrımına uğramamıştır. Türklerin göçebe bir hayat tarzı olduğundan Türk kadını evinde anne eş iken gerektiğinde de savaş meydanında erkeğin yanında cengaverdir. Türk kadını güzelliği ile ün saldığı kadar kahramanlığı ile de ün almıştır. Yaratılış gereği kadınlar erkeklerden narin varlıklar olduğu için farklılıklar yok değildi. Ancak Türk kadını erkeği kadar güçlü, cesur ve hürdü. Bu kadar serbest olan kadın son derece iffet ve namusuna tutkundu.

Türklerde kadın ve erkek daima birbirine sadık ve destekçi olmuştur. Dede Korkut Hikayeleri’nde Banu Çiçek, nişanlısı Bamsı Beyrek’i on altı yıl beklediği ifade edilir. Destanlarda Türk kadını ilahi bir varlık olarak kabul edilmiştir. Destanlarda Türk kadınında aranan iki önemli özellik doğurganlık ve kahramanlıktır. Türkler için soyun devam etmesi çok önemli bir konudur. Hatta Türk kadını kendisine kocalık yapmayan memnun etmeyen erkeğinden şikayetçi olup ayrılabilirdi. Manas Destanı’nda Manas düşman eline esir düştüğünde karısı Kanıkey, kahraman bir alp gibi Manas’ı düşman elinden kurtardığı anlatılır.
Türk erkekleri gibi Türk kadınları da evlenecekleri kişileri seçebilirdi. Kadınlar kendisinden güçlü ve yiğit alplerle evlenmek isterdi. Yine Dede Korkut Hikayeleri’nde Banu Çiçek evleneceği kişinin güreşte, at yarışında ve ok atmada kendisini mağlup eden kişiyle evleneceği anlatılır. Türklerin yaşadığı hayat şartları bozkır hayat tarzı olduğundan Türk kadını da erkek gibi alp özelliğine haizdi. Onun gibi ok atar, kılıç sallar, ata biner ve gerektiğinde erkeğin yanında onunla birlikte cenk ederdi. Türklerde kadın narin, müzeyyen ve kırılgan kadın değilde yiğit, gözü pek ve yetenekli kadın olarak ifade edilir. Türklerde kadın, erkekle müsavi konumda ve onun tamamlayıcısı olmuştur. Türk hükümdarları törenle unvan aldığı gibi hükümdarın eşi yani Türk kadını da törenle katun yani hatun unvanını alırdı.
Türklerde Kadının Giyim ve Süsü
Türklerde kadının kıyafeti yaşadığı bozkır yaşamına göre şekil almıştır. Kıyafetlerin ham maddesi, hayvan derisi, keçe, keten gibi kumaşlardan oluşmaktadır. Türk kadını da erkeği gibi at bindiği savaşçı özellik taşıdığı için deri pantolon ve çizme giyerdi. Alp özelliğini taşıyan Türk kadını bir o kadar da süsüne düşkündür. Kadınlar günümüzdeki gibi yüzüne allık, dudağına ruj benzeri boya sürerdi. Türk kadınının saçlarını taradığı ve belik, örgü şeklinde topladığı da bilinir.
Türklerde Kadının Görevleri
Türklerde kadının görevleri genellikle ev içindeki işlerdir. Ev içinde kadın kilim dokur, ip eğerir, çocuğuna bakar, yemek yapar ve evini temizlerdi. Bunun yanında Türk kadını, erkek savaşa ava gittiğinde evde olmadığında erkeğin görevlerini de ifa ederdi. Erkek evde olmadığında onun misafirini sanki evdeymiş gibi ağırlar misafirperverliğiyle karşılardı.
Türklerde Kadının Hakları
Türklerde kadının hakları Türk erkeği ile denkti. Türk kadını istediği kişiyle evlendiği gibi istemediği kişidende boşanma hakkı vardı. Tabi bu boşanma hakkını keyfi olarak kullanamazdı. Erkek kadına kötü davrandığında, başkasıyla gayrimeşru ilişki yaşadığında ve erkeğin cinsel iktidarsazlığı nedenleri meydana gelirse boşanabilirdi. Türk kadını hakanın yanında yer almış ve elçileri de onunla birlikte kabul etmiştir. Bu durumda Türk kadını hatun hakandan sonra gelen kişidir. Hatta hakanın buyruklarının geçerli olması için “Hakan ve Hatun emrediyor ki…” ifadesiyle başlamak zorundaydı. Aksi durum yani sadece ‘hakan emrediyor ki…’ ifadesiyle başlarsa buyruk geçersizdir ve yerine getirilmezdi. Görüldüğü gibi bunlar Türk kadınının idari hayattaki hakkını ortaya koyar.
Tarihe Adını Yazdıran Türk Kadın Şahsiyetlerin Bazıları
- Tomris Hatun
- Ulu Hatun
- Arıg-Han
- Boğarık Hatun
- Po-Fu
- Ulug Hatun
Blok yazımı okuduğun için müteşekkirim. Başka yazılarda görüşmek dileğiyle…
KAYNAKLAR
- Türk Milli Kültürü – İbrahim KAFESOĞLU
- Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları – Bahaeddin ÖGEL