Osman Gazi’nin Şahsiyeti Nasıldı?

Osman Gazi’nin şahsiyeti bir çok kaynakta belirtilmektedir. Osmanlı Devleti yüzyıllarca Cihan Şumul olarak bir çok memleketi idare etmiştir. Bu kadar büyük bir medeniyetin kurucusu olan Osman Bey’in şahsiyeti ön plana çıkmaktadır.

Osmanlı tarihçileri onun orta boylu, esmer tenli, yuvarlak çehreli, kara kaşlı, kara gözlü olduğunu, bu yüzden de kendisine Kara Osman diye isim takıldığını, iyi ata bindiğini aynı zamanda iyi bir silahşör olduğunu kaydeder.

Osman Gazi’nin Şahsiyeti

Osman Gazi dindar bir insandır, din işlerine önem verir, Hz. Muhammed (sav)’i sever, onu takip eder, bu anlamdaki duyarlı müslümanları himaye ederdi. Devlet hazinesini korurdu, birikimleri artırmaya çalışırdı. Ömrünü sadakatle devlet hizmetinde geçirenleri gözetir, vefatlarından sonra aile fertlerinden geride kalanlarla ilgilenirdi. Hiç bir şahsın malına haksız yere el koymaz, hak edenlere iltifat elini uzatırdı.[1]

Her kademedeki askere önem verirdi. Bilgin, yüksek ahlâklı. üstün şahsiyetli olgun kişilere yakınlık gösterir, ikramda bulunurdu. Bunun gibi olgun, erdemli, üstün ahlâkıyla örnek olan kişilerle bir şekilde görüşme yollarını arardı, onlara ihsanda bulunurdu.[2]

Hükümetinde bilginlerin, faziletli kişilerin, maarif erbabının çoğalmasına gayret ederdi, böylelerinin varlığını siyaset ve din işlerinin düzenli gitmesine vesile sayardı. Cenab-ı Hakk’a karşı görevlerinde hassas davranır, kul haklarını gözetirdi. Adaletli ve insaflı idi; zulme, haksızlığa karşıydı. Düşman saldırısına karşı her zaman dikkatli olur; devletin, milletin, ülkenin hak ve menfaatlerini korumada çok titizlik gösterirdi.[3]

Osman Gazi’nin Şahsiyeti ile alakalı tarih kitaplarından alıntılar

Taşköprizâde’ye göre; Osman Gazi gayet sâlih, dindar, cesur ve yiğitti, devlet işlerinde azimli ve kararlıydı. Şahsî hayatında ise mütevazi ve yumuşak huylu idi. Hile, hud’a bilmezdi, geçimini kendi koyunlarıyla sağlardı. Belirtildiğine göre iaşesi için beytülmalden (devlet hazinesinden) bir şey almazdı.

Edeb ve haya sahibi idi. Kaynağın diliyle müddet-i ömürlerinde haram libas giymeyüp, haram kaptan yemek yememişlerdi… Kerem ve atâ sahibi idi, fukarayı güldürür, yetimleri giydirirdi. Cömertliğinden, öldüğünde ne altın, ne gümüş kaldı. Bir iki at, birkaç kılıç ve zırh kalmıştı.

İsmail Beliğ’e göre; yönetimi altındakileri adalet ve insafla mamur etti.

Aşıkpaşazade’nin Tevarih-i Alî Osman adlı tarih kitabında bahsettiğine göre; doğru adamdı, herkesle doğruluk ederdi, adalete çok önem verirdi. Nakledildiğine göre Eskişehir Hamam yöresinde pazar kurdurmuştu, çevredeki gayrimüslimler de alışveriş yapmak üzere gelirlerdi.

Bilecik’ten gelen gayri müslimlerin testilerine el koyan Germiyan’lılar bedelini ödememişler, onlar da maruz kaldıkları haksızlığı Osman Gazi’ye iletmişlerdi. Osman Gazi derhal harekete geçti, Germiyan’lıyı yakalatıp huzuruna getirtti, sorguya çekti, cezalandırdı, gayrimüslim pazarcının hakkını alıverdi.

Osman Gazi pazar esnafı arasında öyle bir nizam yerleştirmişti ki, Âşıkpaşazâde’nin ifadesiyle “Gayet eyu yasak itmiş” idi. Bilecik civarındaki gayrimüslim kadınları bile güven içinde Eskişehir pazarına gider gelirlerdi. Aşıkpaşazâde Tarihi’nin orijinal metniyle “… ve Bilecik kâfirleri gayet itimat etmişlerdi, bu Türk bizimle doğruluk ider, derlerdi.

Osmanlı sultanları hakkında daha detaylı bilgi almak için Osmanlı Padişahlarının Künyeleri yazımıza bakabilirsiniz.

Kaynakça
[1, 2, 3] Algül, Hüseyin “Osman Gazi ve Orhan Gazi’nin Şahsiyeti