Orta Çağ’dan Yeni Çağ’a, Fatih Sultan Mehmet

Çağ kapatıp çağ açan imparator; sultan, Grand Turco (Büyük Türk), Ebu’l-Feth, Kayser’i Rum ve Roma İmparatoru gibi başlıca sıfatlara sahip olan Fatih Sultan Mehmet Han, Osmanlı İmparatorluğu’nun yedinci padişahıdır. Mehmed’i Sani yani Fatih Sultan Mehmet Han. Mayıs ayının 3’ünde ölüm yıl dönümünü geçirdiğimiz bu büyük Hakan’ı anarken ne kadar tanıdığımızı ve her şeyden önemlisi çağ açtığı vizyonunu ne kadar anladığımızı biraz irdelemek isterim.
İstanbul’u kim fethetti; Fatih İstanbul’u fethettiğinde kaç yaşındaydı?
Bizim takıldığımız bu gibi sorular ve sadece fetihle sınırlandırdığımız Sultan Mehmet’i birçok tarihçi Orta Çağ’ı kapatıp yeni çağı açan kumandan olarak tanımlar. Dünya tarihine çağ açan hükümdar olarak geçmiş bir lider bundan çok daha fazlasını hak etmekle beraber asıl irdelememiz gereken bu vizyonu gerçekleştiren misyonu ve ideallerindeki bakış açısı değil midir?

Fatih Sultan Mehmet Kimdir?
Fatih Sultan Mehmet kimdir ile başlamak gerekir aslında, o fikri ideali anlayabilmenin temeline. 12 yaşında tahta geçen ve ikinci kez tahta geçmesini yönettiği süreci İstanbul’un fethi ile devam ettiren Fatih’i İtalyan Zorro Dolfin; ‘Zekası, daimi bir çalışma halindeydi. Zevk ve sefadan uzaktı. Türkçe, Yunanca ve Sırpçayı çok iyi konuşurdu. Her gün bir müddet okurdu. Roma tarihi, başka devletler tarihi, Learce, Tite-Live, Herodot, Quinte-Curce, Papaların, Alman İmparatorları ile Fransa ve Lombardiya krallarının vakaları okuduğu tarihler arasındaydı. Askeri ve coğrafi ilimlerle isteyerek meşgul olur, araştırmalar ve incelemeler yapardı.’ Diye anlatırken; diğer bir İtalyan tarihçi Langusto, yazılarında ‘Her şeyi öğrenmek isteyen zeki bir araştırmacıydı.
Fatih’in Şahsiyeti
Sefahat düşkünlüğü olmayıp, kötü adetleri yoktu. Nefsine hakim ve uyanıktı. Her şarta tahammül gösterebilirdi ve bir cihan devleti peşindeydi.’ Diye bahseder. Aynı zamanda Alman şarkiyatçı Franz Babinger ise; Mehmed-II der und seine Zeit Weltenstürmer einer Zeitenwende adlı eserinde; ‘Türk dünyası için Fatih günümüze kadar, bütün imparatorların en büyüğü olup, beşer tarihinde başka herhangi bir şahsın kendisiyle mukayese edilmesi zordur.
Batı aleminin mukadderatı, Fatih Sultan Mehmed’in görünmesiyle sarih bir şekilde işaretlenmiştir. Kudretli şahsiyeti, büyük Avrupa sahalarının dış görünüşünü derinden değiştirmiştir. Orta çağdan çıkarken insanları ve dünyayı görüş tarzında, Fatih’in şahsiyeti, zekaları tesir altında bırakmıştır.’ diye bahsetmektedir.

Fatih Sultan Mehmet’i Farklı Kılan İlmi
Türk tarihçilerin dışında olan Fatih ile ilgili bu yazılarla beraber, Sultan Mehmet felsefeye merakını okuduğu milattan önceki yunanca elyazmalarının yanında etrafına topladığı filozoflar ile; Peripatosçuların, Stoacıların ilkelerini, Platon’u ve Aristoteles’i tartışırdı. Topkapı sarayında kurduğu kütüphanesinde, Atatürk’ün başlattığı çalışma ile latince, yunanca, İtalyanca ve farsça olmak üzere 587 eser tespit edilirken, bütün dünyada en iyi korunmuş el yazması İlyada destanlarından biri de Fatih’in kütüphanesinde bulunan 4 İlyada destanı arasındadır. Altı dil konuştuğunu bildiğimiz Sultan Mehmet, bilim, tarih ve felsefeye verdiği önemin yanında, coğrafyaya olan ilgisini Cladios Ptolemaius’un Geographia’sında yer alan parça parça haritaları bir araya getirerek yayınlatmasından da görebiliriz.
Astronomi ve trigonometri seviyesinde bildiği matematiğe olan ilgisini ünlü matematikçi ve astronomi bilgini Ali Kuşçu’yu İstanbul’da tutarak göstermiştir. Ta ki şehzadelik yıllarında karalama defterine çizdiği Roma heykellerini andıran insan çizimlerinin yanında, sanata olan ilgisini, Avni takma adıyla yazdığı şiirlerde bulabileceğimiz gibi, İtalyan ressam Gentile Bellini’yi İstanbul’a getirip resimlerini yaptıran bir padişah olarak, yeni çağın ilk Rönesans adamlarından biri olarak tanımlayabiliriz.
Fatih Sultan Mehmet ve Eğitim
Fatih Sultan Mehmet; İstanbul’un ilk Osmanlı yükseköğretim kurumu olan Sahn-ı Seman medreselerini kurmasının yanı sıra yine Osmanlı’nın ilk hukuk metni olan Fatih kanunnamesinde de medreselerin yönetim, müfredat ve akademik yapısını düzenleyen, akademik personelin seçim ve atanması ile maaşların belirlenmesine ilişkin temel usul ve esaslara bağlanan ferman ile de Türk tarihindeki ilk yükseköğretim mevzuatını oluşturmuştur. Tüm bu bilgilere rağmen günümüzde yanlış olarak algılatılmaya çalışılan, batının Fatih Sultan Mehmet için kullandığı Bizans İmparatoru ünvanı aslında Fatih’in bir Dünya İmparatorluğu olan Roma İmparatorluğunun Bizans’ını elinden alarak yeni dünya hükümdarı olmak istediği ideasının göstergesidir. Batı devletleri Fatih ile birlikte Osmanlı’nın artık bir devletten imparatorluğa dönüştüğünü görmüş ve Fatih’e hediye edilen Medici Madalyonunda Fatih Sultan Mehmet için Bizans İmparatoru ünvanını kullanmıştır.

İleri Görüşlü Bir Hakan!
Sona doğru yaklaşırken, Fatih’in İstanbul’un fethindeki amacın, sadece bir başkentin fethi olmadığını, Papa II.Pius’a yazdığı mektubunda dahi fethi Truva’nın rövanşı olarak gördüğünü ima ederek Roma’ya kadar büyüyecek bir imparatorluğu işaret etmesi, sahip olduğu vizyonu göstermektedir.
Çağ kapatıp çağ açan bu vizyon, bu benzetmesi ile bile tarihteki en büyük imparatorluk ve medeniyeti kurmak olarak tanımlanabilir.
Fatih Sultan Mehmet’in ölüm yıldönümünde ecdadımızı yad ederken, aslında bizim yapmamız gereken sadece fetihi kutlamak değil o fethin hangi bilgi, birikim, kültür, entelektüel sermaye ve ideal ile yapıldığını özümseyerek bunun peşinden gitmektir.
Padişahları pek bilmem, kpss tarih çalışılıyorum daha İslamiyet sonrasına yeni geçtim iyi oldu 🤪
👍👍👍