Mâverâünnehir

Puan Ver

Orta Asya’ya yönelik İslâm fetihlerinden sonra Arapça kaynaklarda Ceyhun nehrine diğer adıyla Amuderya izafeten “nehrin öte tarafında bulunan bölge” anlamında kullanılmıştır. Mavera görülen evrenin ötesi, öteki evren anlamıda vardır. İran, Çin, Yunan ve Arap kaynaklarında Turanî ve farisi kavimler arasında sınır olarak kabul edilen, bildirilen Ceyhun nehrine eski Türkler’in Ögüz adını verdikleri kaydedilmektedir, Mâverâünnehir kullanınmı 15. yüzyıldan itibaren Farsça kaynaklarda kullanılmaya başlanmıştır. Arapça metinlerde Mâverâü’l-Ceyhûn ya da Haytal, Batı kaynaklarında Transoxianan diye anılan bölgeye bazı Türk tarihçileri Çayardı adını vermişlerdir, Modern dönemde Mâverâünnehir, Ceyhun ile Seyhun nehirleri arasında kalan yaklaşık 600 bin km2 den fazlaca büyük coğrafî bölgeyi ifade etmek için kullanılmaktadır.

Bölgenin doğu ve kuzey sınırları İslâm hâkimiyetinin genişlemesine paralel olarak değişmiştir. Mâverâünnehir’in hangi şehir ve bölgeleri kapsadığı konusunda bilgi veren Arap coğrafyacılarından İstahrî güneyde Ceyhun nehriyle sınırlanan bölgenin Buhara, Semerkant, Soğd toprakları, Taşkent, Fergana, Keş, Huttal, Tirmiz, Guvâziyân, Hârizm, Fârâb, İsbîcâb, Talas, Îlak ve Hucend’i kapsadığını; İbn Havkal doğusunda Pamir, Reşt ve düz bir çizgi üzerinde Huttel’e sınır Hint topraklarının, batısında Tarâz’dan itibaren batıya doğru Bârâb (Fârâb), Sütkent, Semerkant’a tâbi Soğd, Buhara ve tâbi yerler, Hârizm ve Aral gölüne kadar yay halindeki bir çizgi üzerinde Oğuzlar ve Karluklar ülkesinin kuzeyinde Fergana’nın doğu ucundan Tarâz’a kadar uzanan düz bir çizgi üzerindeki Karluk topraklarının, güneyinde ise Bedahşan ve Hârizm denizine kadar düz bir çizgi üzerinde Ceyhun nehrinin yer aldığını ve Huttal’in de Mâverâünnehir’e dahil olduğunu kaydedildiği görülür. Mes‘ûdî, Mâverâünnehir’in de içinde bulunduğu geniş topraklara Kuşan adını vermiştir.

Mâverâünnehir, ilk fetih yıllarından itibaren idarî açıdan Horasan’ın bir parçası olarak kabul edilmiştir. Ancak 9. yüzyılda Sâmânîler döneminde bölgenin Horasan’dan ayrı ve özel bir statüye sahip olduğu görülmekle beraber Klasik dönemde Mâverâünnehir merkezde en geniş ve en verimli topraklara sahip Buhara ve Semerkant, batıda Hîve, güneyde Huttel, Ceyhun’un yukarısında Bedahşan, kuzeyde Fergana-Şâş’tan oluşan beş ana bölgeye ayrılmaktaydı.

Mâverâünnehir’deki Buhara ve Semerkand

Ceyhun nehri çok eski devirlerden beri İran ile Turan arasında sınır kabul edilmiş, bazen batıda bulunan yerleşik İranî kavimlerin, bazen doğuda bulunan Turanî göçebelerin nüfuz alanına girdiği görülür. Verimli topraklara sahip olan bölgede çok eski tarihlerden itibaren tarımsal hayatın izlerine rastlanmaktadır. Eskiçağ ve Ortaçağ’da ticaret yolları vasıtasıyla Çin, İran, Hindistan, Rus stepleri ve Baltık ülkelerine bağlanan Mâverâünnehir’in havası, suyu, topraklarının bereketi, mâmurluğu, halkının savaşçılığı, cömertliği, hayırseverliği İslâm coğrafyacılarının yanı sıra Doğulu ve Batılı seyyahlar tarafından da övülmektedir. Mâverâünnehir’deki Buhara ve Semerkant şehirleri kaynaklarda “İslâm’ın kubbesi” şeklinde güzel bahsedilerek tanımlanmıştır.

Tarih öncesi dönemlerden itibaren Orta Asya steplerindeki göçebelerle Horasan ve İran’daki yerleşik unsurlar arasında bir sınır durumunda olan Mâverâünnehir’in siyasî tarihi bölgeye dışarıdan yapılan müdahale ve istilâlara bağlı olarak gelişmiştir. Bölge milâttan önce  2 bin yılda Aryaîler’in göç ve iskânına sahne olmuş, milâttan önce VI. yüzyılda Pers Devleti’ne bağlanmış, Büyük İskender’in kısa süreli hâkimiyetinin ardından Baktriya Krallığı toprakları içerisinde yer almıştır. Milâttan önce II. yüzyıl başlarında doğudan gelen göçebelerin istilâsına uğrayan bölge Yüeçiler’in ve Kuşan Devleti’nin hâkimiyetine girmiştir. Milâttan sonra V. yüzyılın ortasından VI. yüzyılın ortalarına kadar Eftalitler’e, bu devletin yıkılmasının ardından Batı Göktürk Devleti’ne bağlanmıştır.

Mâverâünnehir ve İslamiyet

İslâm ordularının gelişinden önce Soğd ve Türk asıllı mahallî hâkimlerin idaresinde bulunan Mâverâünnehir’e ilk ciddi askerî harekât Muâviye b. Ebû Süfyân’ın kumandanlarından Ubeydullah b. Ziyâd tarafından yapıldı. Yaklaşık  24 bin askerle Ceyhun nehrini geçen Ubeydullah, Buhara hâkimi Buhara-Hudâ’yı mağlûp ederek bölgenin önemli merkezlerinden Beykend’i h.54/674  ele geçirdi. I. Yezîd’in valilerinden Selm b. Ziyâd (681-683) Ceyhun’u geçtiyse de Yezîd’in ölümüyle başlayan iç savaşlar yüzünden bir sonuç alınamadı. Mahallî hâkimlerin yardım talepleri Göktürkler’in bölgeye 701 yılında başarılı askerî müdahalelerini getirdi.

Mâverâünnehir’de kalıcı başarılar, ancak Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî’nin umumi valiliği esnasında Kuteybe b. Müslim’in h.86’da 705 Horasan valisi tayin edilmesiyle sağlandı. Kuteybe uzun mücadelelerden sonra mahallî hâkimleri bertaraf ederek Beykend, Timuşkent, Kermîniye, Buhara, Keş ve Nesef’i ele geçirdi. Tohâristan hâkimi Nîzek Tarhan öldürüldü. Semerkant yüklü bir haraç vererek teslim oldu. Bu başarılar, İslâm ordularının İsfîcâb’a kadar ilerlemesini ve Üsrûşene dışında Mâverâünnehir’in önemli bir kısmının müslümanların kontrolüne girmesini sağladı.

Mâverâünnehir’de Farklı Irklar

İslâm fetihlerinden önceki dönemde Soğdlular, Türkler ve Araplar gibi çeşitli etnik kökenlere mensup halkların yaşadığı bölgede Budizm, Zerdüştîlik, Maniheizm, Hıristiyanlık, Yahudilik, Şamanizm, Mecusiler yaygındı. Henüz İslâm hâkimiyetine girmeden bazı Müslümanların bölgeye yerleşip İslâm’ı yaymak için çalıştıklarına dair rivayetler bulunmakla birlikte Mâverâünnehir’de İslâm’ın yayılışı Kuteybe b. Müslim zamanında gerçekleşmiştir. Kuteybe, takip ettiği başarılı siyasetle ordusuna aldığı askerlerin müslüman olmasını sağlarken şehirlere yerleştirdiği müslüman grupların yerli halkla iyi ilişkiler kurması ve Dahhâk b. Müzâhim gibi âlimlerin İslâm’ı halka iyi anlatmaları bölgenin İslâmlaşmasını kolaylaştırmıştır. Ömer b. Abdülazîz’in, seleflerinin aksine Müslümanlığı kabul edenlere kolaylık göstermesi, onları cizyeden muaf tutması, çeşitli halkları İslâm dinine kazandırmak için başlattığı tebliğ kampanyası Mâverâünnehir’in İslâmlaşma sürecini hızlandırmıştır.

Müslüman Hakimiyeti Sarsıldı

Kuteybe b. Müslim döneminde Mâverâünnehir şehirlerinde birer askerî garnizon kurulmuş, bu garnizonlara müslümanlar yerleştirilmiştir. Sosyoekonomik yapı devam ettirilmiş, para sistemi Buhara örneğinde olduğu gibi aynen korunmuş, Soğdca resmî dil olarak bir süre daha yerini muhafaza etmiştir. Nasr b. Seyyâr zamanında divan defterleri Orta Farsça’dan Arapça’ya çevrilmiştir. Kuteybe b. Müslim’in öldürülmesinden sonra başlayan mahallî ayaklanmalar ve Türgiş Hükümdarı Su-lu’nun  bölgeye müdahalesi Mâverâünnehir’deki müslüman hâkimiyetini sarstı. Bölge h.112’de (730) yeniden müslümanların kontrolüne girmekle birlikte şiddetli savaşlar h.120 738 yılında Su-lu’nun ölümüne ve Türgişler’in kendi iç sorunları sebebiyle bölgeden ayrılmasına kadar devam etti.

Mâverâünnehir: Sâmânîler Dönemi

Mâverâünnehir, Sâmânîler devrinde en parlak dönemlerinden birini yaşadı. Başta Buhara ve Semerkant olmak üzere bölgede önemli bir ekonomik, kültürel ve ilmî gelişme meydana geldi. Mâverâünnehir’de yetişen pek çok âlim ve sanatçı İslâm dünyasında bilim, kültür, felsefe ve sanatın gelişmesine ciddi katkılarda bulundu. Muhaddis Buhârî ve Dârimî, müfessir Dahhâk b. Müzâhim, kelâmcı Mâtürîdî, fakih Ebü’l-Leys es-Semerkandî bunlardan sadece birkaçıdır. Bölgede 8. yüzyılda başlayan ilmî faaliyetler Sâmânîler döneminde doruk noktasına ulaştı.

Mâverâünnehir: İktisadî Dönem

Mâverâünnehir bu devirde iktisadî açıdan da büyük gelişme gösterdi, halkın refah düzeyi yükseldi. Rusya, Polonya ve İskandinavya’da bulunan çok sayıda gümüş Sâmânî definesi, Mâverâünnehir’in bu dönemde adı geçen yerlerle canlı ticarî ilişkilere sahip bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca bu devirde İslâmiyet bölgenin doğusunda ve kuzeyindeki steplere yayıldı. İbn Havkal ve İstahrî gibi 10. yüzyıl coğrafyacıları, yaşadıkları dönemde İslâm ülkeleri içinde Mâverâünnehir kadar gayri müslimlerle cihad yapan başka bir bölge bulunmadığını, sınırlarının dârülharbe yakın olduğunu ve bütün topraklarının cihad sahası sayıldığını belirtirler. Soğdlular’ın ve Türkler’in uzun süren direnmeleri sonucunda İslâmiyet’i benimsemeleriyle Müslümanlık bütün Orta Asya’ya yayılma imkânı buldu. Böylece Mâverâünnehir, Türkler’le müslümanları yüz yüze getiren ve Türk-İslâm tarihinin seyrini değiştiren önemli bir coğrafya parçası oldu.

Mâverâünnehir’de Karahanlı Hakimiyeti

Bölgenin Türkleşme süreci 9. yüzyılın son çeyreğindeki yoğun Oğuz göçleriyle başladı. Etnik yapının Türkler lehine değişimi, Karluk ve Halaçlar gibi diğer Türk boylarının bölgeye göçleriyle daha da güçlendi. Karahanlı hâkimiyeti Mâverâünnehir’in Türkleşme sürecindeki nihaî safhanın başlangıcı oldu. Horasan Valisi Ebû Ali es-Simcûrî, Sâmânî Hükümdarı Nûh b. Mansûr ile aralarında çıkan anlaşmazlığı çözemeyince Karahanlı Hükümdarı Hârun Buğra Han’dan yardım istedi. Buğra Han Sâmânîler’e son verdiği takdirde Horasan Ebû Ali’nin olacak, Mâverâünnehir ise Karahanlı hâkimiyetine bırakılacaktı. Buğra Han, Sâmânîler’e karşı verdiği başarılı mücadelelerden sonra Semerkant ve Sâmânî başşehri Buhara’yı bir süre için ele geçirdi 992. Halefi İlig Han Nasr b. Ali 999’da  Buhara’yı tekrar zaptederek Sâmânîler’e son verdi.

Karahanlılar’ın Başarılı İdaresi

İlig Han’ın Gazneliler’in idaresindeki Horasan’a hâkim olma isteği başarısızlığa uğramakla birlikte Karahanlı hâkimiyeti Mâverâünnehir’e sağlam bir şekilde yerleşti. Sâmânîler, sınırlarını Türk akınlarına ve özellikle Karahanlılar’a karşı korumaları için Buhara civarındaki Nûr kasabasını ve çevresini Selçuklular’a otlak olarak verdiler 985. Selçuk Bey’in 1007  yılı civarında vefatı üzerine Cend şehrinden ayrılarak Mâverâünnehir’e göç eden Selçuklu hânedanı mensupları burada Sâmânîler’i destekleyince Karahanlılar’ın saldırılarına mâruz kaldılar. Mâverâünnehir’e hâkimiyet için mücadele eden Karahanlılar ve Gazneliler Selçuklular’ın bölgeye inmesinden rahatsız oldular. Selçuklular daha sonra Mâverâünnehir’den ayrılıp Hârizm’e göç ettiler. Sultan Alparslan, muhtemelen Karahanlılar’ı ortadan kaldırmak için yaklaşık 200.000 kişilik bir orduyla Mâverâünnehir üzerine yürüdü, ancak bir suikast neticesinde öldürülünce sefer başarısızlığa uğradı 1072. H. 480 yılının ilk günlerinde (Nisan 1087) Mâverâünnehir’e bir sefer düzenleyen Sultan Melikşah geçtiği yerlerdeki bütün kale ve şehirleri ele geçirdi. Buhara’yı zaptedip Karahanlı Hükümdarı Ahmed Han’ı esir aldı ve İsfahan’a götürdü.

Mâverâünnehir’de Karışıklıklar

Sultan Berkyaruk, Karahanlılar’dan Kılıç Tamgaç Han’ın (Mes‘ûd b. Muhammed) ölümünün ardından üç Batı Karahanlı hükümdarını bizzat tayin edip Mâverâünnehir’i kontrol altında tuttu. Horasan meliki Sencer de Karahanlı Hükümdarı Kadır Han Cibrâîl b. Ömer’in kendi topraklarını istilâya kalkışması üzerine sefere çıkıp onu esir aldı ve öldürttü. Sencer bu zaferden sonra Mâverâünnehir’i yeniden teşkilâtlandırdı. Muhammed b. Süleyman’ı Arslan Han unvanıyla Batı Karahanlı hükümdarı tayin edip kendine tâbi kıldı 1102. 1141-42 yılında Katvân savaşında Sultan Sencer putperest Karahıtaylar’a mağlûp olunca Karahıtaylar Mâverâünnehir’i ele geçirdiler. Karahıtaylar’ın ardından bölge Alâeddin Muhammed Tekiş döneminde Hârizmşahlar’ın idaresine girdi 1210. Ancak kısa süre sonra Mâverâünnehir’e giren Moğollar bölgedeki şehirleri tahrip edip halkını katlettiler 1219-1220. Böylece Mâverâünnehir Moğollar’ın hâkimiyetine girmiş oldu. Ögedey Han’ın tayin ettiği Mahmud Yalvaç ve oğlu Mes‘ûd Beg’in idaresinde bölge yeniden toparlandı ve refah seviyesi yükseldi. Mahmûd Târâbî adlı bir kişinin Moğollar’a karşı başlattığı isyan büyük bir Moğol ordusu tarafından bastırıldı 1338-39.

Mâverâünnehir Çağataylar dönemi

Mâverâünnehir, Çağataylar döneminde Çağataylılar’ın Horasan’a düzenlediği yağma seferlerine karşılık veren İlhanlılar tarafından birkaç defa yağmalandı 1316. Timurlular zamanında Mâverâünnehir şehirleri ekonomik ve kültürel gelişiminin zirvesine ulaştı. Bu dönemde pek çok mimari âbide ile süslenen Semerkant şehri ön plana çıktı.

Şeybânîler Mâverâünnehir’de uzun ve istikrarlı bir hâkimiyet kurmayı başaramadılar. Timurlu hâkimiyeti sonrası bölgede kabile ruhu ve kabileler arasındaki mücadeleler kendini gösterdi. 17. ve 18. yüzyıllara gelindiğinde Mâverâünnehir artık eski ekonomik ve kültürel önemini kaybetmişti. Bu devirde Canoğulları ve Astarhan’ın hâkimiyetine giren bölge, zaman zaman kuzey ve doğu steplerindeki göçebe kabilelerin saldırılarına mâruz kaldı ve Mangıt hâkimiyetinin ardından Çarlık Rusyası’nın idaresine girdi 1868.

Vahalardaki verimli topraklarda gelişmiş bir sulama sistemiyle yapılan tarım, zengin altın ve gümüş madenleri, orman ürünleri, kürk, deri, bal mumu ve Çin malları nakline dayanan gelişmiş ticaret, Eski ve Ortaçağ’lar boyunca Mâverâünnehir’in iktisadî gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Tarihî İpek yolunun önemini kaybetmesi ve doğu-batı ticaretinin güneydeki denizlere kayması, 17. yüzyıldan itibaren bölgenin ekonomik açıdan yavaş yavaş gerilemesine sebep olmuştur. Tarihteki Mâverâünnehir toprakları günümüzde Özbekistan ve Türkmenistan’la Kazakistan’ın bazı kesimlerini ihtiva eder.

  • Koçi Bey Risalesinde Liyakat Özellikleri: İlim, Âlim, Adalet
    Koçi Bey risalesinde liyakat: Her ilmin kendine has faydaları vardır. Fizik; kimya, biyoloji, matematik gibi fennî ilimler, insana iyi bir meslek edindirdiği gibi sosyal bilimler de insana şahsiyet ve şuur…
  • Belçika’nın Kongo Katliamları: Tarihin Kara Lekesi
    Belçika’nın Kongo katliamları, milyonlarca masum insanın hayatını kaybettiği tarihin en büyük soykırımlarından biridir. Bu makalede, 2. Leopold’un karanlık dönemine derinlemesine bir bakış atıyoruz. Kongo’nun kara toprakları, Belçika’nın sömürge tarihinin en…
  • Antik Mısırlı Takabuti Bıçaklanarak Öldürülmüş
    Antik Mısır’ın gizemli figürlerinden biri olan Takabuti’nin sır dolu hikayesi… Bir zamanlar, çok uzaklarda, Nil Nehri’nin kıyısında, Antik Mısır’ın Thebes şehrinde (bugünkü Luksor), Takabuti adında genç ve elit bir kadın…
  • Türklerde Kadın
    Türklerde kadın mühim bir konumda yer almaktadır. Türk kadını siyasi sosyal ekonomik ve askeri gibi pek çok alanda aktif bir şekilde kendini gösterir. Türk kadını daima erkeğinin yanında yer alır…
  • Belleten: Türk Tarih Kurumu’nun Çıkardığı Eşsiz Dergi
    Belleten Dergisi, Türk Tarih Kurumu’nun Ocak 1937 tarihinden bu yana dört ayda bir Türkçe olarak yayımladığı tarih dergisidir. Akademik camianın en çok başvurduğu kaynak dergilerinden biridir. Bu çalışmamızda sizlere bir…
  • Mâverâünnehir
    Orta Asya’ya yönelik İslâm fetihlerinden sonra Arapça kaynaklarda Ceyhun nehrine diğer adıyla Amuderya izafeten “nehrin öte tarafında bulunan bölge” anlamında kullanılmıştır. Mavera görülen evrenin ötesi, öteki evren anlamıda vardır. İran,…
  • Birinci Kosova Savaşının Önemi Nedir? Birinci Kosova Savaşının Nedenleri Ve Sonuçları Nelerdir
    Birinci Kosova Savaşının önemi nedir? Savaş kimler arasında, nerede ve nasıl meydana geldi? Birinci Kosova Savaşının nedenleri ve sonuçları neler? Savaş düzeni nasıldı? Birinci Kosova Savaşının nedenini şu şekilde belirtebiliriz….
  • Deliler: Osmanlı’nın Cesur Süvarileri
    Deliler hakkında bahsedeceğimiz yazımıza geçmeden önce bazı tanımlardan bahsetmek yerinde olacaktır. Deliler, Osmanlı ordusunun askeri sınıflarından birini oluşturmaktadır. Osmanlı ordusu iki kısma ayrılmaktadır. Merkez kuvvetleri ve eyalet kuvvetleri olmak üzere….
  • Srebrenitsa Katliamı Nerede, Ne Zaman Gerçekleşti?
    Srebrenitsa Katliamı, 1991-1995 yıları arasında meydana gelen Yogoslavya iç savaşı sırasında Sırpların Srebrenitsa kentine saldırarak 8372 Bosnalı müslümanı katlettikleri bir soykırımdır. Srebrenitsa, Bosna Hersek’in doğusunda, Bosna Hersek ile Sırbistan sınırındaki…
  • Putin’in “Rusya’nın önerileri karşılanmadı” Söylevi Panslavizm Politikalarını Çağrıştırıyor
    Rusya’nın yayılmacı politikaları yeni değil bundan yaklaşık olarak 150 yıl öncelerine dayanmaktadır. Hepimizin bildiği gibi PANSLAVİZM POLİTİKASI… Peki Panslavizm Politikası Nedir? İlk olarak, Fransız ihtilalinden sonra meydana gelen milliyetçilik akımlarından…
  • Eskiçağın Bölümleri Nelerdir?
    Eskiçağ Tarihi Kavramı: “İnsanlık tarihinin en eski gelişme evresi olan ve kalıcı etkileri öncelikle yazının bulunması, kent uygarlığının oluşması, devlet kavramı ve teşkilatının gelişmesi ve güçlü bir zihinsel kültürün ortaya…
  • Osman Gazi’nin Şahsiyeti Nasıldı?
    Osman Gazi’nin şahsiyeti bir çok kaynakta belirtilmektedir. Osmanlı Devleti yüzyıllarca Cihan Şumul olarak bir çok memleketi idare etmiştir. Bu kadar büyük bir medeniyetin kurucusu olan Osman Bey’in şahsiyeti ön plana…
  • Denizli Tarihi
    Denizli tarihini kalemimizin yettiğince anlatmaya başlamadan evvel şehri genel hatlarıyla bir tanıyalım. Denizli, Batı Anadolu bölgesinde yer alan bir şehrimizdir. Bakın, Ege demiyorum. Bu coğrafyanın bu bölgenin adı Batı Anadolu…
  • Roma’nın Kısa Tarihi
    Bu makalede Roma’nın kısa tarihi hakkında bilgi vereceğiz. Antik Roma İmparatorluğu Roma merkezli olarak milattan önce 27 yılında kurulmuştur. Başlarda Roma bir cumhuriyetti fakat daha sonra çeşitli huzursuzluklar ve iç…
  • Muhammed Alparslan: Büyük Selçuklu Devleti Hükümdarı
    Muhammed Alparslan, Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarıdır, ilki Tuğrul Bey yani Alparslan’ın amcasıdır. 1064-1072 Alparslan’ın saltanat yıllarıdır. Horasan Meliki olan Çağrı Bey’ in oğludur. Doğum tarihi yüksek ihtimalle 20 Ocak…
  • Sahip Ata Külliyesi Ve Camii
    Sahip Ata Külliyesi ve Camii, Anadolu Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından yaptırılmıştır. Eserin mimarı Kölük Bin Abdullah’tır. Sahip Ata Külliyesi;cami,hankâh,türbe,çifte hamam ve dükkanlardan oluşmaktadır. Eserin inşasına 1258’de başlanmış…
  • Ralamb Koleksiyonunda 17. Yüzyıl Osmanlısı
    Ralamb koleksiyonunda 17. yüzyıl Osmanlısı adlı yazımızda Osmanlı Devletinin ilk İsveç elçisi olan Claes Brorson Ralamb’ın Kıyafet Albümü koleksiyonuna göz atacağız. Eser Claes Brorson Rålamb tarafında 1657-58 yıllarında çarşı ressamlarına…
  • Türklerde Çadır Geleneği
    Türklerde çadır bahsine geçmeden önce çadır kavramının anlamını söylemek yerinde olacaktır. Çadır, barınmak amacıyla yere çakılmış kazıklara keçe, kalın bez, kıl dokuma ya da deri gerilmesiyle açık havada kurulan kolayca…
  • Ahıska Türklerinin Sürgünü
    Ahıska Türklerinin Sürgünü öncesinde, bugün Gürcistan toprakları içerisinde kalan Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından Çarlık Rusya’nın hâkimiyetine girmişti. Ahıska Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Sovyet yönetimi tarafından Gürcistan’a bağlandı. Ahıska’da yaşayan…
  • Hasan Fehmi Paşa: Uyanırsa o da gider
    Sultan II. Abdülhamid Han zamanında gümrük emini olan Hasan Fehmi Paşa bilgili, faziletli ve aynı zamanda sabırlı, cesur bir devlet adamı idi. Gürcü asıllı çalışkan bir Osmanlı devlet adamıydı. Bugün…
  • Barbaros Hayreddin Paşa (Hızır Reis) Kimdir?
    Barbaros Hayreddin Paşa ‘nın 1478 tarihinde doğduğu tahmin edilmektedir. Babası Yakub adında bir sipahidir. Dört kardeşin en küçükleridir (Oruç Reis, İshak Reis, İlyas Reis). Asıl adı Hızır (Hızır Reis) olmasına…
  • Amerikan Demokrasisi Güney Amerika
    Amerikan Demokrasisi Güney Amerika ‘’ Bu kadar açgözlü ve bencil olmayı bırakın. Dünyada sizin kocaman evlerinizden ve gösterişli mağazalarınızdan başka şeyler de olduğunun farkına varın. İnsanlar açken, siz arabalarınızın benzini…
  • Beylerbeyi Sarayı
    Beylerbeyi Sarayı ne zaman yaptırıldı? Beylerbeyi Sarayı’nın mimarı kim? Beylerbeyi Sarayı’nın bölümleri neler? Beylerbeyi Sarayı’nda kimler konuk edilmişti? 1829 yılında II. Mahmud Beylerbeyi’nde ahşap bir saray yaptırdı. Mâbeyin ve Harem…
  • Çırağan Sarayı
    Çırağan ne demek? Neden Çırağan Sarayı deniliyor? Çırağan Sarayı nerede? Çırağan Sarayı kim tarafından yaptırıldı? Soruların cevabı ve daha fazlası için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz. Çırağan; Lale Devri’nde (1718-1730), mum…
  • Yıldız Sarayı
    Yıldız Sarayı, III. Selim tarafından annesi Mihrişah Sultan için yapılmış, III. Selim’in babası III. Mustafa adına da rokoko tarzında bir çeşme inşa edilmiştir. Yıldız Sarayı, II. Abdülhamid’in her detayıyla özel…
  • Dolmabahçe Sarayı
    Dolmabahçe sarayı nerededir? Dolmabahçe Sarayı’nın bölümleri? Dolmabahçe Sarayı’nın mimarisi nasıl? Dolmabahçe Sarayı’nın dekorasyonu nasıl? Dolmabahçe Sarayı’nın ana yapısı ve daha fazlası için yazımızı okuyabilirsiniz. Dolmabahçe Sarayı’nın bulunduğu bölge her dönem…
  • 15 Mayıs 1919 İzmir’in İşgali
    I. Dünya Savaşı sonunda yorgun düşen Osmanlı Devleti adeta iştahları kabartan büyük bir pasta haline gelmişti. Pastadan pay almak isteyen devletler sıraya girmiş, Yunanlılar ise hayalini kurdukları megali idea için…
  • Orta Çağ’dan Yeni Çağ’a, Fatih Sultan Mehmet
    Çağ kapatıp çağ açan imparator; sultan, Grand Turco (Büyük Türk), Ebu’l-Feth, Kayser’i Rum ve Roma İmparatoru gibi başlıca sıfatlara sahip olan Fatih Sultan Mehmet Han, Osmanlı İmparatorluğu’nun yedinci padişahıdır. Mehmed’i…
  • Fatih zehirlenerek mi öldü? Fatih’in hastalığı neydi?
    Son zamanlarda Fatih Sultan Mehmet’in ölümü merak edilen konular arasında. Fatih zehirlenerek mi öldü? Hekimler ilaç yerine zehir mi verdiler? Zehirlenme iddiaları doğru mu? Fatih’in hastalığı neydi? Fatih Sultan Mehmet…
  • Miraç
    Miraç, yükselmek ya da yükselerek göğe çıkmak manasına gelmektedir. Miraç hadisesi ise şüphesiz ki Peygamberimizin en büyük mucizelerinden sadece bir tanesidir. Hz. Muhammed (S.A.V), receb ayının 27. Gecesi yüce Allah’ın…

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir